Saç dökülmelerinizin nedeni dişinizdeki çürükler olabilir
Geçmeyen cilt yaraları, deri döküntüleri, ani saç kayıpları yaşıyorsunuz ve tüm çabalarınıza rağmen bir çözüm bulamıyorsunuz. Oysaki bu tür sorunlarınız "ne de olsa ağrısı geçti dişçiye gitmeme gerek yok" dediğiniz diş çürüklerinizden kaynaklanıyor olabilir.
Diş çürüklerinden kurtulmak için mutlaka dişçinizi ziyaret edip, diş hastalıklarınızı tedavi ettirmelisiniz. Memorial Ataşehir Hastanesi Diş Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Dt. Mert Topçubaşı diş çürüklerinin yol açabileceği sorunlar hakkında bilgi verdi.
Tıp Ders Notları ----------------- Sağlıklı Yaşam / İlkyardım / sağlık Haberleri ------------- Hastalık ve Tedavileri
İzleyiciler
21 Nisan 2011 Perşembe
Saç dökülmelerinizin nedeni dişinizdeki çürükler olabilir
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
çürükler,
dişinizdeki,
dökülmelerinizin,
nedeni,
olabilir,
saç
19 Nisan 2011 Salı
Mükemmel spermin profili çıkarıldı!
Mükemmel sperm
Tüp bebek tedavisi gören çiftlerdeki temel sorunlardan biri, yeterli miktarda ya da kalitede sperm olmaması...
Mükemmel olmayan spermler, üreme kapasitesini düşmesine neden oluyor. Bilimsel araştırmalara göre, spermin mükemmel olması için bazı kriterler söz konusu. Baş kısmının kuyruk ve boyun kısmına oranı, baş kısmının uzunluk ve eni arasındaki oran, baş kısmında dölleme özelliğinin yer aldığı akrozom denilen alanın büyüklüğü gibi bir çok kriter, spermin mükemmel olmasını sağlıyor.
Tüp bebek tedavisi gören çiftlerdeki temel sorunlardan biri, yeterli miktarda ya da kalitede sperm olmaması...
Mükemmel olmayan spermler, üreme kapasitesini düşmesine neden oluyor. Bilimsel araştırmalara göre, spermin mükemmel olması için bazı kriterler söz konusu. Baş kısmının kuyruk ve boyun kısmına oranı, baş kısmının uzunluk ve eni arasındaki oran, baş kısmında dölleme özelliğinin yer aldığı akrozom denilen alanın büyüklüğü gibi bir çok kriter, spermin mükemmel olmasını sağlıyor.
Kist tedavisi - Kistler nasıl tedavi edilir?
Kistler nasıl tedavi edilir?
Yumurtalık kistleri ve rahimde görülen myomlar, pek çok kadının ortak sorunu. Genellikle pek belirti göstermiyorlar. Belirtiler ise çoğunlukla karın ile kasıkta ağrı, uzun süreli kanama veya karın şişliği gibi yakınmalar oluyor. Cinsel hayatı da kabusa çeviren bu kistleri kontrol almak veya ortadan kaldırmak mümkün.
Yumurtalık kistlerine ve rahimde gelişen myomlara doğurganlık çağındaki kadınlarda sıkça rastlanıyor. Kistler belirtisiz seyredebildiği gibi, çeşitli yakınmalara da yol açabiliyor. Kadınlarda kistler, en sık adet düzensizlikleri, adet döneminde veya cinsel ilişki sırasında alt karın ile kasıkta ağrılara neden oluyor.
Yumurtalık kistleri ve rahimde görülen myomlar, pek çok kadının ortak sorunu. Genellikle pek belirti göstermiyorlar. Belirtiler ise çoğunlukla karın ile kasıkta ağrı, uzun süreli kanama veya karın şişliği gibi yakınmalar oluyor. Cinsel hayatı da kabusa çeviren bu kistleri kontrol almak veya ortadan kaldırmak mümkün.
Yumurtalık kistlerine ve rahimde gelişen myomlara doğurganlık çağındaki kadınlarda sıkça rastlanıyor. Kistler belirtisiz seyredebildiği gibi, çeşitli yakınmalara da yol açabiliyor. Kadınlarda kistler, en sık adet düzensizlikleri, adet döneminde veya cinsel ilişki sırasında alt karın ile kasıkta ağrılara neden oluyor.
18 Nisan 2011 Pazartesi
Kime aşılama, kime tüp bebek?
Kime aşılama, kime tüp bebek?
Kısırlık denince akla gelen ilk tedavi yöntemi tüp bebek oluyor. Devreye giren bir başka seçenek ise aşılama. Buradaki önemli nokta ise kime hangi yöntemin uygulanacağına karar vermek.
Değişen yaşam koşulları, çevre kirliliği, stres faktörleri, kadınların meslek sahibi olmak için anne olmayı ileri yaşlara bırakmaları kısırlığın giderek daha fazla görünen bir sorun olmasına neden oluyor.
Kısırlık denince akla gelen ilk tedavi yöntemi tüp bebek oluyor. Devreye giren bir başka seçenek ise aşılama. Buradaki önemli nokta ise kime hangi yöntemin uygulanacağına karar vermek.
Değişen yaşam koşulları, çevre kirliliği, stres faktörleri, kadınların meslek sahibi olmak için anne olmayı ileri yaşlara bırakmaları kısırlığın giderek daha fazla görünen bir sorun olmasına neden oluyor.
Geçmeyen ağrıların sebebi fibromiyalji mi?
Özellikle ağrı ve yorgunluk olmak üzere, pek çok farklı yakınma nedeniyle doktor doktor dolaşıyorlar. Ancak bir türlü tanı konulamıyor, bunun sonucunda da çevreleri tarafından "hastalık hastası" olarak damgalanıyorlar.
Oysa onlar aslında fibromiyalji hastası ve kimi zaman aylar, kimi zaman da yıllarca tanı konulamadığı için kalitesiz bir yaşam sürmek zorunda kalabiliyorlar! Fibromiyalji, vücutta 3 aydan uzun süre devam eden ve başta yaygın ve inatçı kas ağrıları olmak üzere, uyandıktan sonra vücutta tutukluluk ve yorgunluk gibi yakınmalarla seyreden bir yumuşak doku romatizması olarak tanımlanıyor.
Yapılan çalışmalar fibromiyaljinin erişkin yaşlarda yüzde 5 oranında görüldüğünü ortaya koyuyor. Kadınlar tüm hastaların yüzde 70-80’i gibi büyük bir oranını oluşturuyor. İçinde bulundukları durumu genellikle “İş yapmasam bile sürekli yorgunum”, “Her yerim ağrıyor”, “Vücudumdan tüm enerji çekiliyor; kol ve bacaklarımda derman kalmıyor” şeklinde anlatan hastalar, kaynağı teşhis edilemeyen ağrı, yorgunluk ve diğer yakınmaları nedeniyle yıllarca çeşitli branştaki doktorlara başvuruyor. Doğru teşhis konulamadığı için de hastalık ilerliyor ve hayat kalitesinde ciddi düşüş ile işgücü kaybına neden oluyor.
Üstelik doktor doktor dolaşmalarına rağmen yakınmalarının nedeninin uzun süre anlaşılamaması, fibromiyalji hastalarının çevreleri tarafından “hastalık hastası” olarak nitelendirilmelerine yol açıyor. Peki fibromiyalji nasıl bir hastalık? Nasıl tedavi ediliyor? Atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için ne yapmak gerekiyor? Tüm bunlar ve daha birçok soruyu Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Reyhan Çeliker yanıtlıyor.
Pek çok faktör hastalığı tetikliyor
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmiyor. Vücutta ağrıyı baskılayan ve kontrol eden mekanizmaların bozuk olduğu düşünülüyor. Depresyon, stres, uyku bozuklukları ve birçok çevresel faktörün fibromiyaljiyi tetiklediği kabul ediliyor. Bunlar trafik kazaları gibi fiziksel travmalar, ruhsal baskılar, enfeksiyonlar ve hormonal bozukluklar olarak sıralanabilir. Genetik faktörlerin de rolü olduğu ve aile öyküsü olanlarda daha sık görüldüğü biliniyor.
Mükemmelliyetçi kadınlar risk altında
Fibromiyalji mükemmeliyetçi, titiz ve her şeyin en iyisini yapma telaşıyla yoğun stres altına giren kadınlarda daha sık görülüyor. Ayrıca uyku bozukluğu olan, uzun süre aynı pozisyonda ve bilgisayar başında çalışan kadınlarda da bu hastalığa sıkça rastlanıyor. Hastalık; çalışan, genç ve stresli bir yaşam süren kadınların yanı sıra ev kadınlarını da etkisi altına alabiliyor.
Her zaman yorgun, her zaman ağrı çeken kadınlar
Fibromiyalji hastaları sürekli ağır iş yapmış gibi kendilerini hep yorgun hissettiklerini ve her yerlerinin ağrıdığını ifade ediyor. Sabahları gelişen ağrı en tipik belirtisi. Ağrı boyun, sırt ve bel gibi tek bir bölgede veya tüm vücutta yaygın olarak hissedilebiliyor. Sık rastlanan bir başka yakınma da, yine özellikle sabahları hissedilen yorgunluk hissi. Hastalar uzun saatler boyunca uyusalar bile sabahları yorgun uyanmaktan, hareket etmeden veya sıcak bir duş almadan açılamamaktan yakınıyor. Yorgunluklarını da “Sanki üzerimde beton blokları var” şeklinde tarif ediyorlar. Yorulmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunmadıkları zamanlarda bile vücutlarındaki tüm enerjinin çekildiğinden, kol ve bacaklarında güç kalmadığından şikayet ediyorlar.
Çok sayıda yakınmaya neden oluyor
Fibromiyalji pek çok belirtiyle seyreden bir hastalık. Sabah belirgin olan ve kısa süre devam eden eklemlerde tutukluk hali fibromiyaljinin bir diğer belirtisi. Bazen uykuya dalmada zorluk veya sık uyanma şeklinde uyku bozukluğu da görülebiliyor. Konsantrasyon bozukluğu, yumuşak dokularda şişlik hissi, ellerde uyuşmalar, gerilim tipi baş ağrısı, bazen migren, irritabl bağırsak sendromu (karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal), ağrılı adet kanamaları, sık idrara çıkma, çene ekleminde ağrı, huzursuz bacak sendromu, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sıkıntılar da tabloya eşlik edebiliyor. Bu belirtiler hava değişimi, yoğun stres, mutsuzluk, uzun süreli hareketsizlik, yine uzun süre belli bir pozisyonda çalışma ve aşırı aktivite durumlarında artabiliyor. Bu kadar çeşitli belirtilerin olması, fibromiyaljinin farklı hastalıklar ile karıştırılmasına neden oluyor.
Ağrıları ve yorgunluğu azaltmak için
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişikliklerle atakların şiddetini ve sıklığını azaltabilirsiniz. Bunun için:
Spor: Düzenli egzersiz yapıldığında ağrıların şiddeti azalıyor, hatta tamamen kaybolabiliyor. Genellikle germe ve gevşeme egzersizlerinin yanı sıra yürüme, yüzme veya bisiklet gibi düşük etkili hafif aerobik egzersizler öneriliyor. Örneğin haftada 3-4 kez, 45 dakika – 1 saat yürümek, ağrıların azalmasına büyük bir katkı sağlıyor. Yapılan çalışmalar yoga, pilates ve tai-chi egzersizlerinin de yararlı olduğunu gösteriyor.
Beslenme: Dengeli beslenin. Meyve ve sebzeden zengin bir beslenme şekli, kaslarınız için gerekli olan eser elementler ile mineralleri sağlar. Aşırı şekerli gıdalar almayın, kafein alımını azaltın, alkol ve sigara kullanmayın.
Uyku: Düzenli uyuyarak fiziksel ve psikolojik olarak rahatlayın. Aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkın. Gündüz uyumaktan kaçının.
Hareket: Hareketli bir yaşantı sürün. Yüzün, yürüyün, bisiklet gibi aerobik egzersizleri yapın. Asansör yerine merdivenleri tercih edin. Aracınızı bir durak uzakta park edip gideceğiniz yere kadar yürüyün.
Psikoloji: Çevrenizde varsa destek gruplarına katılın. Stresli yaşam stilinizi değiştirin.
Meditasyon ile stresten arının. Gevşemek için her gün kendinize zaman ayırın. Hastalığın sebepleri değil, çözümleri üzerinde durun. Aktif kalın.
İş hayatı: Yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, sık sık ara vererek dinlenin. Unutmayın ki, kariyer her şey demek değildir.
Oysa onlar aslında fibromiyalji hastası ve kimi zaman aylar, kimi zaman da yıllarca tanı konulamadığı için kalitesiz bir yaşam sürmek zorunda kalabiliyorlar! Fibromiyalji, vücutta 3 aydan uzun süre devam eden ve başta yaygın ve inatçı kas ağrıları olmak üzere, uyandıktan sonra vücutta tutukluluk ve yorgunluk gibi yakınmalarla seyreden bir yumuşak doku romatizması olarak tanımlanıyor.
Yapılan çalışmalar fibromiyaljinin erişkin yaşlarda yüzde 5 oranında görüldüğünü ortaya koyuyor. Kadınlar tüm hastaların yüzde 70-80’i gibi büyük bir oranını oluşturuyor. İçinde bulundukları durumu genellikle “İş yapmasam bile sürekli yorgunum”, “Her yerim ağrıyor”, “Vücudumdan tüm enerji çekiliyor; kol ve bacaklarımda derman kalmıyor” şeklinde anlatan hastalar, kaynağı teşhis edilemeyen ağrı, yorgunluk ve diğer yakınmaları nedeniyle yıllarca çeşitli branştaki doktorlara başvuruyor. Doğru teşhis konulamadığı için de hastalık ilerliyor ve hayat kalitesinde ciddi düşüş ile işgücü kaybına neden oluyor.
Üstelik doktor doktor dolaşmalarına rağmen yakınmalarının nedeninin uzun süre anlaşılamaması, fibromiyalji hastalarının çevreleri tarafından “hastalık hastası” olarak nitelendirilmelerine yol açıyor. Peki fibromiyalji nasıl bir hastalık? Nasıl tedavi ediliyor? Atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için ne yapmak gerekiyor? Tüm bunlar ve daha birçok soruyu Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Reyhan Çeliker yanıtlıyor.
Pek çok faktör hastalığı tetikliyor
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmiyor. Vücutta ağrıyı baskılayan ve kontrol eden mekanizmaların bozuk olduğu düşünülüyor. Depresyon, stres, uyku bozuklukları ve birçok çevresel faktörün fibromiyaljiyi tetiklediği kabul ediliyor. Bunlar trafik kazaları gibi fiziksel travmalar, ruhsal baskılar, enfeksiyonlar ve hormonal bozukluklar olarak sıralanabilir. Genetik faktörlerin de rolü olduğu ve aile öyküsü olanlarda daha sık görüldüğü biliniyor.
Mükemmelliyetçi kadınlar risk altında
Fibromiyalji mükemmeliyetçi, titiz ve her şeyin en iyisini yapma telaşıyla yoğun stres altına giren kadınlarda daha sık görülüyor. Ayrıca uyku bozukluğu olan, uzun süre aynı pozisyonda ve bilgisayar başında çalışan kadınlarda da bu hastalığa sıkça rastlanıyor. Hastalık; çalışan, genç ve stresli bir yaşam süren kadınların yanı sıra ev kadınlarını da etkisi altına alabiliyor.
Her zaman yorgun, her zaman ağrı çeken kadınlar
Fibromiyalji hastaları sürekli ağır iş yapmış gibi kendilerini hep yorgun hissettiklerini ve her yerlerinin ağrıdığını ifade ediyor. Sabahları gelişen ağrı en tipik belirtisi. Ağrı boyun, sırt ve bel gibi tek bir bölgede veya tüm vücutta yaygın olarak hissedilebiliyor. Sık rastlanan bir başka yakınma da, yine özellikle sabahları hissedilen yorgunluk hissi. Hastalar uzun saatler boyunca uyusalar bile sabahları yorgun uyanmaktan, hareket etmeden veya sıcak bir duş almadan açılamamaktan yakınıyor. Yorgunluklarını da “Sanki üzerimde beton blokları var” şeklinde tarif ediyorlar. Yorulmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunmadıkları zamanlarda bile vücutlarındaki tüm enerjinin çekildiğinden, kol ve bacaklarında güç kalmadığından şikayet ediyorlar.
Çok sayıda yakınmaya neden oluyor
Fibromiyalji pek çok belirtiyle seyreden bir hastalık. Sabah belirgin olan ve kısa süre devam eden eklemlerde tutukluk hali fibromiyaljinin bir diğer belirtisi. Bazen uykuya dalmada zorluk veya sık uyanma şeklinde uyku bozukluğu da görülebiliyor. Konsantrasyon bozukluğu, yumuşak dokularda şişlik hissi, ellerde uyuşmalar, gerilim tipi baş ağrısı, bazen migren, irritabl bağırsak sendromu (karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal), ağrılı adet kanamaları, sık idrara çıkma, çene ekleminde ağrı, huzursuz bacak sendromu, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sıkıntılar da tabloya eşlik edebiliyor. Bu belirtiler hava değişimi, yoğun stres, mutsuzluk, uzun süreli hareketsizlik, yine uzun süre belli bir pozisyonda çalışma ve aşırı aktivite durumlarında artabiliyor. Bu kadar çeşitli belirtilerin olması, fibromiyaljinin farklı hastalıklar ile karıştırılmasına neden oluyor.
Ağrıları ve yorgunluğu azaltmak için
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişikliklerle atakların şiddetini ve sıklığını azaltabilirsiniz. Bunun için:
Spor: Düzenli egzersiz yapıldığında ağrıların şiddeti azalıyor, hatta tamamen kaybolabiliyor. Genellikle germe ve gevşeme egzersizlerinin yanı sıra yürüme, yüzme veya bisiklet gibi düşük etkili hafif aerobik egzersizler öneriliyor. Örneğin haftada 3-4 kez, 45 dakika – 1 saat yürümek, ağrıların azalmasına büyük bir katkı sağlıyor. Yapılan çalışmalar yoga, pilates ve tai-chi egzersizlerinin de yararlı olduğunu gösteriyor.
Beslenme: Dengeli beslenin. Meyve ve sebzeden zengin bir beslenme şekli, kaslarınız için gerekli olan eser elementler ile mineralleri sağlar. Aşırı şekerli gıdalar almayın, kafein alımını azaltın, alkol ve sigara kullanmayın.
Uyku: Düzenli uyuyarak fiziksel ve psikolojik olarak rahatlayın. Aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkın. Gündüz uyumaktan kaçının.
Hareket: Hareketli bir yaşantı sürün. Yüzün, yürüyün, bisiklet gibi aerobik egzersizleri yapın. Asansör yerine merdivenleri tercih edin. Aracınızı bir durak uzakta park edip gideceğiniz yere kadar yürüyün.
Psikoloji: Çevrenizde varsa destek gruplarına katılın. Stresli yaşam stilinizi değiştirin.
Meditasyon ile stresten arının. Gevşemek için her gün kendinize zaman ayırın. Hastalığın sebepleri değil, çözümleri üzerinde durun. Aktif kalın.
İş hayatı: Yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, sık sık ara vererek dinlenin. Unutmayın ki, kariyer her şey demek değildir.
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
ağrıların,
fibromiyalji,
geçmeyen,
sebebi
Diyabet ve kanser
Diyabet ve kanser
Diyabet Mellitus yani şeker hastalığı, günümüzde giderek artan sıklıkta karşımıza çıkan kronik bir hastalıktır. Dünyada 250 milyon kişide diyabet hastalığı olduğu bilinmektedir. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde bu sayının 380 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Dr. Sinan Tanyolaç, şeker hastalığı üzerine bilgi verdi.
Diyabet ile kanser birlikteliği uzun zamandan beri ilgi çeken bir konudur. Yapılan çalışmalar sonucunda diyabetik hastalarda kanser oranının diyabetik olmayanlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Diyabetin tek bir formu olmadığı ve birçok metabolik parametrelerdeki anormalliklerle seyreden heterojen bir hastalık olması, kanser ile olan ilişkisinin nedenleri konusunda değişik yorumlar yapılmasına neden olmaktadır. Bunun yanında, diyabetik hastaların kullandıkları ilaçlar, diyet ve metabolizma kontrol düzeyleri de kanser ile olan ilişkisinde belirleyici etkenler olarak rol oynayabilir.
Diyabet Mellitus yani şeker hastalığı, günümüzde giderek artan sıklıkta karşımıza çıkan kronik bir hastalıktır. Dünyada 250 milyon kişide diyabet hastalığı olduğu bilinmektedir. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde bu sayının 380 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Dr. Sinan Tanyolaç, şeker hastalığı üzerine bilgi verdi.
Diyabet ile kanser birlikteliği uzun zamandan beri ilgi çeken bir konudur. Yapılan çalışmalar sonucunda diyabetik hastalarda kanser oranının diyabetik olmayanlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Diyabetin tek bir formu olmadığı ve birçok metabolik parametrelerdeki anormalliklerle seyreden heterojen bir hastalık olması, kanser ile olan ilişkisinin nedenleri konusunda değişik yorumlar yapılmasına neden olmaktadır. Bunun yanında, diyabetik hastaların kullandıkları ilaçlar, diyet ve metabolizma kontrol düzeyleri de kanser ile olan ilişkisinde belirleyici etkenler olarak rol oynayabilir.
16 Nisan 2011 Cumartesi
Enürezis (Gece Islatması,Alt Islatma)
Enürezis (Gece Islatması,Alt Islatma)
Çocukluk çağının en sık görülen sorunlarından biri olan enürezis zeka yaşı ile uyumlu olmayan gece ve / veya gündüz istem dışı işemedir. Çocuklar genellikle 3- 5 yaşları arasında idrarını gece gündüz kontrol edebilecek olgunluğa erişirler.Bu nedenle bu durumun beş yaşına kadar görülmesi normal olarak kabul edilmektedir. Zekası normal olan bir çocukta beş yaşından sonra en az peş peşe üç ay boyunca haftada en az iki kez gece veya gündüz ıslatması normal dışı olarak değerlendirilmektedir.
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
enurezis,
enurezis nocturna,
nocturna
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)