Sayfalar

Araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2014 Salı

Dünyanın en eski yaşayan kanser türü



kanser,hücre,hastalık,tedavi,araştırma,DNAİngiliz araştırmacılar 11 bin yıldır "hayatta olan" bir kanser türü keşfetti.

Dünyanın bilinen en eski yaşayan kanser türünün o dönemde bir köpekte ortaya çıktığı ve çiftleşmeyle diğer hayvanlara geçtiği belirtiliyor.
Wellcome Trust Sanger Enstitüsü'ndeki uzmanlar, bu kanser türünün DNA'sını çözdü.
Kanserin ilk görüldüğü köpek, Sibirya kurdu olarak bilinen 'haski' türüne benzeyen, orta büyüklükte, boz kahverengi ya da siyah kısa tüyleri olan bir hayvandı.
Dr. Elizabeth Murchison, "Bu köpekten kanserin neden yayıldığını bilmiyoruz. Ama geriye bakıp, yaydığı kanser hücrelerinde genleri hâlâ yaşayan bu köpeğin kimliğini tanımlayabilmek heyecan verici." dedi.

31 Temmuz 2011 Pazar

Bunamanın bağlantısı çözüldü

ABD’nin en saygın üniversitelerinden Yale Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre yaşa bağlı hafıza kayıpları düzeltilebilir.

Nature dergisinde yayımlanan araştırma altı genç, orta yaşlı, yaşlı Rhesus maymunları üzerinde yapıldı.
Araştırmada ilk kez beynin düşüncelerden ve hareketlerden sorumlu prefrontal cortex bölgesindeki sinir hücrelerinin yaşa bağlı faaliyetleri incelendi. Buna göre hafızanın çalışması beyin hücreleri arasındaki “bağlantılara” bağlı.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Tıbbi Antropolojinin Araştırma Alanları ve Toplum Sağlığına Katkıları

TIBBİ ANTROPOLOJİNİN GELİŞMESİ

Tıbbi antropolojinin gelişme çizgisine iki taraflı bakmak gereklidir. Antropologların hastalık - sağlık alanında yaptıkları araştırmalar ,Tıp mensuplarının antropoloji verilerine ilgi duymaları.Sosyal antropolojinin sağlık-hastalık sorununa yönelmeleri ilk kez 1920 lerde etnologların ilkel ve geleneksel toplumlarda yaptıkları alan çalışmaları ile başlamıştır. Fonksiyonalist bir yaklaşımla kültür bütününü inceleyen antropologlar sağlık-hastalıkla ilgili uygulamaların kültür bütününe göre şekillendiğini ve toplumdan topluma farklılaşmalar gösterdiğini tesbit etmişlerdir. Bu konuda Dr.River’in “Tıp , Büyü, Din” (1924) adlı kitabı ilk örnektir. River tıbbi antropolojiye kavramsal temelde iki noktada katkı sağlamıştır. Birincisi ilkel tıp uygulamaları tuhaf folklor ürünleri değildir. Bu inançlar ve uygulamalar kültürün kısımlarını oluştururlar. İkincisi tıp uygulamalarının anlamları çıkarılmalıdır.
Forrest Clements “Hastalığın İlkel Kavramları” adlı çalışmasında (1932) bölgesel ve yerel gruplarda hastalık nedenlerini beş grupta toplamıştır. Bunlar ; sihirbazlık , tabuyu bozma , bir ruhun girişi , bir nesnenin çıkışı ve ruhun kaybıdır. Bunlardan birinin ve bir kaçının bir arada görülmesi hastalığa neden olurlar.
Tıp kökenli E.H. Ackernecht döneminin antropolojisinde hakim akımlara paralel olarak , kültürel elemanlar arasında iç biçimlenme ve bütünleşme şeklini tıbbi kalıplar arasında da düşünmüş , tek bir ilkel tıp yerine birden çok ilkel tıp olduğunu vurgulamıştır.

Tıbbi antropolojik çalışmalar sonraki dönemlerde hem sosyal antropoloji dalında hem de biyolojide ki gelişmelere paralel olarak devam etmiştir. [Tıbbi antropolojinin gelişmesiyle ilgili bilgiler Emiroğlu’nun “Tıbbi antropolojinin Gelişimi,Alanı ve Tıbbi Antropolojide Kuramsal Yaklaşımlar “adlı makalesinden özet olarak alınmıştır (Emiroğlu1987)]

Tıp mensuplarının hastalık ve sağlığı etkileyen sosyo-kültürel faktörlere ilgi duymaları daha geç devrelere 1950 lere rastlar. Bu geç kalışta , antropolojinin uğraşı alanının yanlış bilinmesinin payı vardır. Çünkü antropoloji o zamanlarda ilkelleri ve ilkellerin maceralarını araştıran bir disiplin olarak biliniyordu. Benzer olarak antropoloji yerin altını inceleyen arkeolojiye benzer veya kuru kafalarla uğraşan bir dal olarak tanınıyordu. 1950 lerde halk sağlığı ve epidemiyolojide gelişmeler tıp mensuplarını sosyal bilim verilerini kullanmaya zorunlu kılmıştır. Çünkü ikinci Dünya savaşından sonra salgınlar beklenmedik zamanlarda beklenmedik yerlerde çıkıyordu. Salgınlara neden olan etkenlerin kontrol altına alınma çabaları sosyal etkenlerin farkedilmesini kolaylaştırdı. Diğer yandan aynı dönemlerde gelişmiş ülke hükümetlerinin geri kalmış fakir toplumlara götürdükleri hizmetler beklenilen ölçüde kabul görmemiştir. Modern sağlık ürünleri halk tarafından kullanılmamıştır. Bu başarısız sonuçlar da halk sağlıkçılarının toplum , kültür , değişme kavramlarına ilgi duymalarına neden olmuştur.

@Mi_DeliMiDeli