Colles Kırığı ve Colles Fasiası
Abraham Colles 1773-1843
ABRAHAM COLLES, 1773 yılında İngiltere'de dünyaya gel*miştir. Babası doğduğu şehirde bir mermer ocağı işletirdi. Abraham henüz orta okulda okurken vuku bulan bir sel olayı kasaba he*kiminin evini yıkmış ve hekimin sele kapılıp giden bir anatomi kitabı Abraham'ın eline geçmişti. Küçük Colles bu kitabı götürüp hekime yani Dr. Buler'e verdi. Çocuğun kitaba olan ilgisini fark eden hekim ona bu kitabı hediye etti.
İşte bu sel afeti Colles'in geleceğinde önemli bir rol oynamış ve ona gelecekteki mesleğini seçmek imkanını vermiştir.
1790 yılında Colles Dublin Üniversitesi'ne girdi ve ünlü cerrah Philip VVoodruffe'un öğrencisi oldu. 1795 yılında İrlanda Cerrahi Aka*demisi 'nden hekimlik diplomasını aldıktan sonra mesleki tetkiklerine devam etti ve Edinburg'a gitti. Bu şehirde hummalı bir çalışmaya da*lan Colles'le konuşacak zaman dahi bulmak pek güç bir mesele teşkil ediyordu. Nihayet 1797 yılında Edin-burg Üniversitesi'nden Tıp Doktoru un*vanını almaya muvaffak oldu. Bundan sonra takriben 400 mil uzakta olan Londra'ya yaya gitmeye karar verdi ve günde 50 millik bir süratle bu yolculuğuna başladı ve Londra'ya vardı.
Londra hastanelerini ziyaret etmeye başlayan Colles evvela Sir Astley Cooper'e asistanlık etti. Daha sonra bu alimin kaleme almış ol*duğu herni konusundaki bir eserin resimlerini yapan bir ressama yar*dım etti.
1797 yılında Dublin'ne dönen Colles evvela pratik tıpla ilgilenme*ye başladı fakat kısa bir zaman sonra kendini cerrahiye verdi. 1799 yı*lında da eski hocası ve ustası Woodruffc'un yerine, St. Steevens hasta*nesine cerrah olarak tayin edildi.
Tıp Ders Notları ----------------- Sağlıklı Yaşam / İlkyardım / sağlık Haberleri ------------- Hastalık ve Tedavileri
İzleyiciler
19 Mart 2011 Cumartesi
Colles Kırığı ve Colles Fasiası - Abraham Colles
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
abraham colles,
colles fasiası,
colles kırığı
Sir Charles Bell – Bell Paralizisi
Bell Paralizisi
Sir Charles Bell 1774 - 1842
Bell Paralizi olarak isimlendirilen ve 7. kafa çiftinin ekstra kranial bir bozukluğuna bağlı olarak meydana geln pa*tolojik hali ilk defa Bell tarif etmiştir. Bu buluş 1821 yıllında Kraliyet cemiyetinin "Felsefe kayıtları"nda yayınlanmıştır. 1829 yılında Bell bu konuya ait daha mufassal bir eser yayınlamış ve bu arada evvelce mevcut olan bazı hatalı görüşleri de tashih etmiştir. Charles Bell 1774 yılında Edinburg'da dünyaya gelmiştir. Babası bir din adamı idi. Bell hayatının son senelerinde babasından bahsederken "Hiçbir tahsili yok*tu, ona herşeyi annem öğretmişti" der. Bell 'in kişiliği üzerinde annesi*nin çok fazla etkisi olmuş ve mükemmel bir ilim ve sanat adamı ola*rak yetişmesinde çok fazla rol oynamıştır. Bell henüz öğrenci iken dis-seksiyon tekniği adlı bir kitap yazmış ve yayınlamıştır. 1804 yılında Londra'ya giden Bell bu hareketli şehirde artistler, heykeltraş ve res*samlara ait anatomi kursları açmış ve dersler vermiştir. Başlangıçta bu tanınmış genç Iskoçyalı çevresinde soğuk karşılanmış olmakla beraber değerli kişiliği sayesinde bu etkiyi kısa zamanda silmiş, gerek tıp ve gerekse sanat çevrelerinde büyük bir hüsnü kabul görmüştür. 1812 yı*lında Middlesex hastanesine cerrah olarak atanan Bell 1824'te Krali*yet Cerrahi Koleji'ne patolojik anatomi profesörü olmuştur.
Bell, 1811 yılında motor ve sensoniyel sinirlerin fonksiyonlarını keşfetmiştir. Bu buluş Harvey'in 1628 yılında kan dolaşımını keşfi ka*dar önemli addedilmektedir.
Sir Charles Bell 1774 - 1842
Bell Paralizi olarak isimlendirilen ve 7. kafa çiftinin ekstra kranial bir bozukluğuna bağlı olarak meydana geln pa*tolojik hali ilk defa Bell tarif etmiştir. Bu buluş 1821 yıllında Kraliyet cemiyetinin "Felsefe kayıtları"nda yayınlanmıştır. 1829 yılında Bell bu konuya ait daha mufassal bir eser yayınlamış ve bu arada evvelce mevcut olan bazı hatalı görüşleri de tashih etmiştir. Charles Bell 1774 yılında Edinburg'da dünyaya gelmiştir. Babası bir din adamı idi. Bell hayatının son senelerinde babasından bahsederken "Hiçbir tahsili yok*tu, ona herşeyi annem öğretmişti" der. Bell 'in kişiliği üzerinde annesi*nin çok fazla etkisi olmuş ve mükemmel bir ilim ve sanat adamı ola*rak yetişmesinde çok fazla rol oynamıştır. Bell henüz öğrenci iken dis-seksiyon tekniği adlı bir kitap yazmış ve yayınlamıştır. 1804 yılında Londra'ya giden Bell bu hareketli şehirde artistler, heykeltraş ve res*samlara ait anatomi kursları açmış ve dersler vermiştir. Başlangıçta bu tanınmış genç Iskoçyalı çevresinde soğuk karşılanmış olmakla beraber değerli kişiliği sayesinde bu etkiyi kısa zamanda silmiş, gerek tıp ve gerekse sanat çevrelerinde büyük bir hüsnü kabul görmüştür. 1812 yı*lında Middlesex hastanesine cerrah olarak atanan Bell 1824'te Krali*yet Cerrahi Koleji'ne patolojik anatomi profesörü olmuştur.
Bell, 1811 yılında motor ve sensoniyel sinirlerin fonksiyonlarını keşfetmiştir. Bu buluş Harvey'in 1628 yılında kan dolaşımını keşfi ka*dar önemli addedilmektedir.
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
bell paralizisi,
sir charles bell
Burun ve Paranazal Sinüslerin Embriyolojisi ve Histolojisi
Embriyonun sefalik ucunda meydana gelen çukurluk, 5 tomurcuk ile çevrilmiştir. Bunlardan birincisi tek olup alın tomurcuğu adını alır. Diğerinin ilk iki çifti üst çeneyi, son iki çiftide alt çeneyi meydana getirir. Alın tomurcuğunun alt yüzünde ektodermik değişim sonucu olfaktif plakodlar belirir ki bu burun boşluğunun duyu mukozasının ilk taslağıdır. İntrauterin hayatın 5. haftasında alın tomurcuğundan, orta hattın her iki yanında bir iç birde dış olmak üzere iki burun tomurcuğu teşekkül eder ve burunun bütün yapıları, bu çift ikincil tomurcuktan meydana gelir.
BURUN VE PARANAZAL SİNÜSLERİN HİSTOLOJİSİ
Burun boşluğu ve paranazal sinüslerin histolojisi birbirine benzemesine rağmen aralarında belirgin farklılıklar vardır.
Burun boşluğu ve sinüsler silendrik titrek tüylü epitel (psödostratıfiye kolumnar epitel) ile örtülüdür .
(Burun ve paranazal sinüslerin mukozası, geniz (rinofarinks , epifarinks) denen kısmı da örter. Eustachi borusunun orta kulağa giriş ağzına kadar ilerler.
Orta kulakta kübik epitele dönüşür.
Orofarinks de yassı epitele değişir.
Larinks silindirik tüylü epitel ile örtülüdür. Yalnız ses telleri (cord vocallerde) yassı epitel görülür.)
BURUN VE PARANAZAL SİNÜSLERİN HİSTOLOJİSİ
Burun boşluğu ve paranazal sinüslerin histolojisi birbirine benzemesine rağmen aralarında belirgin farklılıklar vardır.
Burun boşluğu ve sinüsler silendrik titrek tüylü epitel (psödostratıfiye kolumnar epitel) ile örtülüdür .
(Burun ve paranazal sinüslerin mukozası, geniz (rinofarinks , epifarinks) denen kısmı da örter. Eustachi borusunun orta kulağa giriş ağzına kadar ilerler.
Orta kulakta kübik epitele dönüşür.
Orofarinks de yassı epitele değişir.
Larinks silindirik tüylü epitel ile örtülüdür. Yalnız ses telleri (cord vocallerde) yassı epitel görülür.)
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
burun,
embriyolojisi,
Histoloji,
histolojisi,
nazal boşluk,
paranazal,
paranazal sinüsler,
sinüslerin
Hitit Döneminde Tıp
Hitit Döneminde Tıp
Hititler savaşçı ve asker bir toplum olarak biliniyor. Bundan dolayı birçok cerrahi uygulamanın yapılmış olması beklenirken eldeki bulgular büyü ve dinsel ağırlıklı tedavilerle, bitkisel tedavilerin daha çok yapıldığını gösteriyor. Hititlerde tanrılar, toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi, hastalık konusuyla da yakından ilgiliydi. Hastalıkların genelde tanrısal cezalandırılmayla ortaya çıktığına inanıldığından, bundan kurtulmanın tek çaresi, tanrılara gerekli özeni göstermek ve belirli törenlerle gerekli kurbanları sunmaktı. Hitit döneminde, Mezopotamya ve Mısır’da tıp çok ileriydi. Hititler de tıp bilgilerini Mezopotamyalılar ve Anadolu’nun yerli halklarından aldı. Eldeki tabletlerden doktorlara ilişkin ayrıntılı bilgilere de ulaşılmıştır. Tahminlere göre doktorluk, büyücülük ve kâtiplik iç içeydi. Ayrıca doktorların arasında bir hiyerarşi de vardı. Tabletlerden yalnızca erkek doktorların değil kadın doktorların da olduğu anlaşıldı. Bununla birlikte kadın doktorların tıbbî girişimlerden çok büyü işlemleri uyguladığı sanılıyor. Ayrıca Hitit yasalarında doktor ücretleriyle ilgili bilgiler de var. Örneğin, yaralanmış hastayı tedavi eden doktora 6 “şekel” gümüş verileceği tabletlerde yazılı. Bulunan tıbbî kil tabletlerde kırka yakın hastalığın adı da geçiyor. Bunlar, belirtilerine göre adlandırılarak göz kanaması, göz bulutu (katarakt), gözde kızarıklık ve gözlerin yaşarması biçiminde ayrılmış.
Anadolu’nun günümüzdeki bitki çeşitliliği eskiden de vardı. Hititler de bu zengin bitki topluluğundan tedavi amaçlı yararlandılar. En çok kullandık-ları bitkilerden bazıları adamotu, banotu, haşhaş, mazı, mersin, meyan kökü, safran ve zeytindi. İlaç yapımı için kullanılacak hammadde miktarı biraz, çok ya da yarım gibi ölçülerle anlatılır, alınacağı zaman da gece ya da gündüz biçiminde belirtilirdi. Bitkilerin kullanılışı, kimyasal yapılarından çok, yapılarında var olduğuna inanılan sihirsel güçten kaynaklanıyordu. Kullandıkları ilaç reçetelerinin bir bölümünün Mezopotamya tıbbından alınmış olduğu tahmin ediliyor. Maden ve hayvan kökenli ilaçlarsa
Hititler savaşçı ve asker bir toplum olarak biliniyor. Bundan dolayı birçok cerrahi uygulamanın yapılmış olması beklenirken eldeki bulgular büyü ve dinsel ağırlıklı tedavilerle, bitkisel tedavilerin daha çok yapıldığını gösteriyor. Hititlerde tanrılar, toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi, hastalık konusuyla da yakından ilgiliydi. Hastalıkların genelde tanrısal cezalandırılmayla ortaya çıktığına inanıldığından, bundan kurtulmanın tek çaresi, tanrılara gerekli özeni göstermek ve belirli törenlerle gerekli kurbanları sunmaktı. Hitit döneminde, Mezopotamya ve Mısır’da tıp çok ileriydi. Hititler de tıp bilgilerini Mezopotamyalılar ve Anadolu’nun yerli halklarından aldı. Eldeki tabletlerden doktorlara ilişkin ayrıntılı bilgilere de ulaşılmıştır. Tahminlere göre doktorluk, büyücülük ve kâtiplik iç içeydi. Ayrıca doktorların arasında bir hiyerarşi de vardı. Tabletlerden yalnızca erkek doktorların değil kadın doktorların da olduğu anlaşıldı. Bununla birlikte kadın doktorların tıbbî girişimlerden çok büyü işlemleri uyguladığı sanılıyor. Ayrıca Hitit yasalarında doktor ücretleriyle ilgili bilgiler de var. Örneğin, yaralanmış hastayı tedavi eden doktora 6 “şekel” gümüş verileceği tabletlerde yazılı. Bulunan tıbbî kil tabletlerde kırka yakın hastalığın adı da geçiyor. Bunlar, belirtilerine göre adlandırılarak göz kanaması, göz bulutu (katarakt), gözde kızarıklık ve gözlerin yaşarması biçiminde ayrılmış.
Anadolu’nun günümüzdeki bitki çeşitliliği eskiden de vardı. Hititler de bu zengin bitki topluluğundan tedavi amaçlı yararlandılar. En çok kullandık-ları bitkilerden bazıları adamotu, banotu, haşhaş, mazı, mersin, meyan kökü, safran ve zeytindi. İlaç yapımı için kullanılacak hammadde miktarı biraz, çok ya da yarım gibi ölçülerle anlatılır, alınacağı zaman da gece ya da gündüz biçiminde belirtilirdi. Bitkilerin kullanılışı, kimyasal yapılarından çok, yapılarında var olduğuna inanılan sihirsel güçten kaynaklanıyordu. Kullandıkları ilaç reçetelerinin bir bölümünün Mezopotamya tıbbından alınmış olduğu tahmin ediliyor. Maden ve hayvan kökenli ilaçlarsa
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
hitit döneminde tıp
Farmakoloji Nedir? Farmakoloji Ders Notları
Farmakoloji Nedir? Farmakoloji Ders Notları
Farmakoloji ilaç bilimidir. İlaçların biyolojik sistemlerle etkileşmesini, böylece hastalıkların teşhisi, tedavisi, profilaksisi (önlenmesi) için gereken en uygun ilacı saptayarak elde ediliş yerleri, elde edilme şekilleri, vücutta yaptıkları etkiler, vücuttan atılmaları, yan etkileri ve zehirlenme durumları birbirinden farklıdır.
Farmakoloji birçok alt dala ayrılır.
Farmakodinami
Farmakodinamide ilaçların insan vücudunda yaptığı fizyolojik olaylar üzerinde etkilerini, mekanizmalarını ve bunun temel ilkelerini inceler. Yani ilaçların insan vücuduna ne yaptığını inceler.
Kemoterapi
İnsan vücudunda bulunan bakteri ve diğer mikroorganizmaların, çeşitli parazitlerin yaptığı hastalıkların tedavisini inceler. Yani vücuda yerleşen yabancı bir konuğa karşı ilaçların ne yaptığını inceler.
Toksikoloji
Zehir bilimidir. İlaçların ve ziraatte kullanılan kimyasal maddelerin toksit etkilerini inceler. Bütün ilaçlar alışık olduğu dozdan fazla miktarda alındığı zaman vücut için toksit etki gösterebilirler. Hatta bazen normal dozlarda kullanıldığı zaman bile bir takım toksit etkiler oluşturabilirler. Bu etkilere ilaçların yan etkisi adı verilir. (Farmakoloji dersi)
Biyofarmajotik
Farmakoloji ilaç bilimidir. İlaçların biyolojik sistemlerle etkileşmesini, böylece hastalıkların teşhisi, tedavisi, profilaksisi (önlenmesi) için gereken en uygun ilacı saptayarak elde ediliş yerleri, elde edilme şekilleri, vücutta yaptıkları etkiler, vücuttan atılmaları, yan etkileri ve zehirlenme durumları birbirinden farklıdır.
Farmakoloji birçok alt dala ayrılır.
Farmakodinami
Farmakodinamide ilaçların insan vücudunda yaptığı fizyolojik olaylar üzerinde etkilerini, mekanizmalarını ve bunun temel ilkelerini inceler. Yani ilaçların insan vücuduna ne yaptığını inceler.
Kemoterapi
İnsan vücudunda bulunan bakteri ve diğer mikroorganizmaların, çeşitli parazitlerin yaptığı hastalıkların tedavisini inceler. Yani vücuda yerleşen yabancı bir konuğa karşı ilaçların ne yaptığını inceler.
Toksikoloji
Zehir bilimidir. İlaçların ve ziraatte kullanılan kimyasal maddelerin toksit etkilerini inceler. Bütün ilaçlar alışık olduğu dozdan fazla miktarda alındığı zaman vücut için toksit etki gösterebilirler. Hatta bazen normal dozlarda kullanıldığı zaman bile bir takım toksit etkiler oluşturabilirler. Bu etkilere ilaçların yan etkisi adı verilir. (Farmakoloji dersi)
Biyofarmajotik
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
Ders Notları,
Farmakoloji,
farmakoloji nedir,
kemoterapi,
terapotik farm
İlaç Tedavisi ve Bitkisel İlaç Tedavisi
İlaç Tedavisi ve Bitkisel İlaç Tedavisi
İlaçlar hastalıkların tanısı, tedavisi profilaksisi ve diğer tıbbi araçlar için kullanılır. Tedavi hastalıkların iyileşmesi, ilaçların kullanılma amaçlarının en önemlisidir.
Eğer bir hastaya yapılan tedavi hastalığın bütün nedenini, belirtilerini tamamen ortadan kaldıracak şekilde yapılıyorsa bu tür tedaviye radikal tedavi adı verilir.
Eğer hastalığın nedeni ortadan kaldırmayıp patolojik olayı ve hastalığı kısmen etkileyerek yani hastalığın gelişmesini yavaşlatarak sadece semptomlarını ortadan kaldırıyorsa palyatif tedavi adı verilir.
Hastalık tedavi edilirken sebebin ve hastalığın ne olduğunu bilmeden ilaçların hastalıktaki rolünü ve etki şeklini bilmeden, sadece gözlemlere dayanarak yapılan tedavi şekline ise ampirik tedavi denir. (İlaçla Tedavi)
İlaçlar hastalıkların tanısı, tedavisi profilaksisi ve diğer tıbbi araçlar için kullanılır. Tedavi hastalıkların iyileşmesi, ilaçların kullanılma amaçlarının en önemlisidir.
Eğer bir hastaya yapılan tedavi hastalığın bütün nedenini, belirtilerini tamamen ortadan kaldıracak şekilde yapılıyorsa bu tür tedaviye radikal tedavi adı verilir.
Eğer hastalığın nedeni ortadan kaldırmayıp patolojik olayı ve hastalığı kısmen etkileyerek yani hastalığın gelişmesini yavaşlatarak sadece semptomlarını ortadan kaldırıyorsa palyatif tedavi adı verilir.
Hastalık tedavi edilirken sebebin ve hastalığın ne olduğunu bilmeden ilaçların hastalıktaki rolünü ve etki şeklini bilmeden, sadece gözlemlere dayanarak yapılan tedavi şekline ise ampirik tedavi denir. (İlaçla Tedavi)
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
bitkisel İlaç tedavisi,
İlaç tedavisi
İlaçların Vücuttaki Etkileri
İlaçların Vücuttaki Etkileri
İlaçlar vücut fonksiyonları veya zihinsel fonksiyonlar üzerinde etki oluştururlar.
İnsan vücudunda üretilen veya dışarıdan alınması gereken ve eksikliği sonucunda hastalık oluşturan aktif maddeleri yerine koyarlar.
Vücuda girerek hastalık oluşturan patolojik mikrop, parazit veya bazı zararlı maddeleri dışarıya atar veya yok edilmelerini sağlar.
İlaç Etkileri
İyi bir ilaçta bulunması gereken özellikler
İlaçların kullanılması gereken amaç ve ilgili hücre ve yapılara ve buradaki biyolojik olaylara etkili olması, buna karşılık diğer dolum ve organlarda etkili göstermemesi gerekir. Selectivite (seçicilik) adı verilir. Fakat bu özellik ilaçlarda tam olarak bulunmaz, göreceli olarak bulunur. Örneğin; digital glikozidler sadece kalp kasına etki gösteren maddelerdir.
İlaç etkisinin geçici olması gerekir. Yani ilaçların etikisinin kısa bir süre içinde ortadan kalkması gereklidir. Vücutta kalıcı etkiler zehirlerin bir özelliğidir. İlacın etkisi doza bağlı olmalıdır.
İlaçların adları
İlaçlar 3 şekilde adlandırılır. Bunlar;
Genel adlar, Ticari Adlar ve Kimyasal Adlardır.
Genel ad; ilaçlarla ilgili eğitimde, bilimsel çalışmalarda, ülke ve uluslar arası düzeyde iletişim kolaylaştırılması ve standartlaştırılması amacıyla kullanılır. Bu çalışmalar WHO tarafından yönetilmektedir.
Örneğin; Aspirin
İlaçlar vücut fonksiyonları veya zihinsel fonksiyonlar üzerinde etki oluştururlar.
İnsan vücudunda üretilen veya dışarıdan alınması gereken ve eksikliği sonucunda hastalık oluşturan aktif maddeleri yerine koyarlar.
Vücuda girerek hastalık oluşturan patolojik mikrop, parazit veya bazı zararlı maddeleri dışarıya atar veya yok edilmelerini sağlar.
İlaç Etkileri
İyi bir ilaçta bulunması gereken özellikler
İlaçların kullanılması gereken amaç ve ilgili hücre ve yapılara ve buradaki biyolojik olaylara etkili olması, buna karşılık diğer dolum ve organlarda etkili göstermemesi gerekir. Selectivite (seçicilik) adı verilir. Fakat bu özellik ilaçlarda tam olarak bulunmaz, göreceli olarak bulunur. Örneğin; digital glikozidler sadece kalp kasına etki gösteren maddelerdir.
İlaç etkisinin geçici olması gerekir. Yani ilaçların etikisinin kısa bir süre içinde ortadan kalkması gereklidir. Vücutta kalıcı etkiler zehirlerin bir özelliğidir. İlacın etkisi doza bağlı olmalıdır.
İlaçların adları
İlaçlar 3 şekilde adlandırılır. Bunlar;
Genel adlar, Ticari Adlar ve Kimyasal Adlardır.
Genel ad; ilaçlarla ilgili eğitimde, bilimsel çalışmalarda, ülke ve uluslar arası düzeyde iletişim kolaylaştırılması ve standartlaştırılması amacıyla kullanılır. Bu çalışmalar WHO tarafından yönetilmektedir.
Örneğin; Aspirin
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
aerosol,
etkileri,
İlaçların,
lavman,
merhem,
posyon,
süspansiyon,
şurup,
vücuttaki
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)