Bazı Obsesyon ve Kompulsiyon Türleri
Bulaşma ve temizlik obsesyonları
Bulaşma obsesyonu olan kişiler genellikle mikropların, kirin, idrarın üzerlerine bulaşmasından korkarlarSaatlerce kendilerini veya vücutlarının bir kısmını bir kısmını yıkayarak, kendilerini “ bulaşmadan” korumaya çalışırlarHattakendilerine bir şey bulaştıracağını düşündükleri şeylerden kaçarlar. Çevrelerindeki herşeyin bulaşık veya kirli olduğunu düşünürler. Temizlenmediği kaygısıyla saatlerce ve tekrar tekrar ev temizliği yaparlar.
Tıp Ders Notları ----------------- Sağlıklı Yaşam / İlkyardım / sağlık Haberleri ------------- Hastalık ve Tedavileri
İzleyiciler
türleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Kasım 2011 Perşembe
Bazı Obsesyon ve Kompulsiyon Türleri
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
kompulsiyon,
obsesif,
obsesyon,
türleri
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Kontrol edilemeyen ama sürekli tekrar edilen mantıksız alışkanlıklar ve huylar Nedir?
Bu psikolojik hastalığa sahip kişiler kontrol edemedikleri ama sürekli tekrar ettikleri alışkanlıklar ve huylar geliştirirler. Çoğu kez bu zararsız ama garip huylar kişinin kafasındaki yoğun karışık duygularını kontrol edebilme ve düzenleme amacı ile başlar. Tekrar eden davranışlar ve düşünceler kişi için büyük bir endişe ve mutsuzluk kaynağı olmaya başladığı zaman ve kişinin normal yaşamını belirgin bir şekilde aksatmaya başladığında hastalık ortaya çıkar. Her ne kadar Obsesif-Kompulsif bozukluğa sahip hastalar sahip oldukları bu düşüncelerin, dürtülerin ve ihtiyaçların hiç bir mantıklı sebebi olmadığını bilseler ve durdurmaya çalışsalar bile kontrolleri olmadığını hissederler.
Yaygın saplantılar aşağıda verilmiştir
- Bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır, kişi tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar.
- Sürekli endişe etmektir, örneğin ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı kitlemeyi unutmak gibi.
sağlık,tıp dersleri,tıp fakültesi,medical
bozukluk,
kompulsiyon,
obsesif,
obsesifkompulsif,
obsesyon,
türleri
16 Mart 2011 Çarşamba
Bellek türleri duyusal kayıt, kısa süreli bellek, uzun süreli bellek
Bellek türleri duyusal kayıt, kısa süreli bellek, uzun süreli bellek olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.Duyusal kayıt çok kısa süreli olduğundan bazı psikologlar tarafından bellek türü olarak ele alınmazken biz bellek türleri olarak kabul edeceğiz.DUYUSAL KAYIT
Egzoz kokusu, güneşin parlaklığı, çocuk ağlaması… vb. bilgiyi işleme bu uyarıcıların çevreden alınmasıyla başlar.
Çevreden gelen uyarılar duyu organlarını etkiler, duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer. Uyarıcıdan ilk algılanandan duyusal kayıt sorumludur. Örneğin; parmağımızı gözümüzün önüne tutup hemen çektiğimiz takdirde parmak bir süre hala orda duruyormuş gibi gelir; gölgesini görürüz. Bu gölge görsel kaydınızda kalan bellek izinin sonucudur. Diğer bir örnek vermek gerekirse örneğin; anlamsız bir sözcüğün tekrarı, duyusal kaydın işitme kısmındaki izinin bir sonucudur.
Duyusal kayıttaki bilgi orijinal bilgiyi temsili yapıdadır. Yani uyarıcının tam bir kopyasıdır. Çok kısa sürelidir. Bazı psikologlara yarım saniyeden az, bazılarına göreyse bir ile dört saniye arasında olduğunu söylerler. Moates ve schumacher görsel bilginin bir saniye, işitsel bilginin dört saniye kaldığını söylerler. Süre kısıtlıdır ancak kapasite sınırsızdır. Her duyu için ayrı deposu olduğu düşünülmektedir.
Duyusal kayıt kendisinden sonraki bilişsel süreçler için kritik bir öneme sahiptir. Örneğin duyusal kayıt olmasaydı, cümle okurken cümlenin sonuna geldiğimizde baş tarafını unuturduk ve dolayısıyla hiçbir şey anlamamış olurduk. Duyusal kayıtta bilgi anında işlenmezse unutulmaktadır.
Duyusal kayıtta dışsal uyarıcıların etkisi yoktur. Kişinin beklentileri ve dikkatine göre kısa süreli belleğe aktarım gerçekleşmektedir. Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçişinde dikkat ve seçici algı adeta süzgeç görevi yapar. Aralıksız olarak üst üste verilen bilgiler, bireyin algı alanına giremediğinden kısa süreli belleğe aktarılamadan kaybolur. Örneğin öğrenciler tahtadaki bir problemi defterlerine yazarken öğretmen sözlü bazı yönergeler verirse çocukların bunu hatırlaması mümkün olamaz; çünkü öğrenci farklı kaynaklardan gelen tüm uyarıcılara dikkat dip yanıt veremez. Aynı zamanda tahtadaki probleme yönelmesi beraberinde yazı yazması, bir takım kurallara dikkat etmesi onun kısa süreli belleğini doldurduğundan öğretmenin söylediklerin dinleyip yorumlayacak kapasiteye sahip değildir.
KISA SÜRELİ BELLEK \ İŞLEYEN BELLEK
Dikkat edilen ve algılanan bilgi duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçirilir.
Kısa süreli belleğin birbiriyle ilişkili iki temel fonksiyonu vardır. Bu yüzden çift isimlidir. Birinci işlevi;
Sınırlı bilgiyi sınırlı zaman içerisinde geçici olarak depolamasıdır. Bu işlevden dolayı kısa süreli bellek ismini almaktadır. Miller(1956), yetişkinin kısa süreli belleği yedi±iki birimlik(grupluk) yani beş ile dokuz bilgi arasında bilgi depolayabilmektedir. Daha sonra broadbent(1975), buna karşı çıkarak yedi±iki üç birimlik bilgi saklayabildiğini savunmuştur. Yalnız tartışılacak konu bu değildir. Bilgi biriminin büyüklüğüdür. Örneğin; 1-2-2-5-5-7-8 bu dizide her rakam bir birimdir. Bu rakamlar gruplanarak birimin büyüklüğü arttırılırken birim sayısı azaltılabilir. “122-55-78” yedi birimlik bilgi böylece gruplanarak üç birime indirildi. Acaba bir birimde bulunması gereken bilgi miktarı ne kadar büyüklükte olmalıdır? Bu sorunun hala net bir cevabı olmamakla beraber cevabı bulunmaya çalışılmaktadır.
Bilgi kısa süreli bellekte çok kısa zaman kalmaktadır. Yetişkinlerde bu süre yirmi saniye civarındadır. Bu süre zihinsel tekrar yapılmadığı takdirde geçerli olacak bir değerdir.
Unutma ilk saniyelerde çok hızlıdır, daha sonra saniyeler ilerledikçe unutma hızı azalmaktadır. Kısa süreli bellekte süre sınırlıdır. Bunu zihinsel tekrar yaparak telafi etmeye çalışıyoruz. Örneğin; o an içinde öğrenilen adresin akılda kalması için sesli ya da zihinsel olarak tekrar yapılır.
Kısa süreli belleğin ikinci kısıtlayıcılığı da kapasite azlığıdır. Bu sınırlılıkta bilginin gruplanması yoluyla birimin kapsamı genişletilip, birim sayısı azaltılarak en düşük düzeye indirilir.
Egzoz kokusu, güneşin parlaklığı, çocuk ağlaması… vb. bilgiyi işleme bu uyarıcıların çevreden alınmasıyla başlar.
Çevreden gelen uyarılar duyu organlarını etkiler, duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer. Uyarıcıdan ilk algılanandan duyusal kayıt sorumludur. Örneğin; parmağımızı gözümüzün önüne tutup hemen çektiğimiz takdirde parmak bir süre hala orda duruyormuş gibi gelir; gölgesini görürüz. Bu gölge görsel kaydınızda kalan bellek izinin sonucudur. Diğer bir örnek vermek gerekirse örneğin; anlamsız bir sözcüğün tekrarı, duyusal kaydın işitme kısmındaki izinin bir sonucudur.
Duyusal kayıttaki bilgi orijinal bilgiyi temsili yapıdadır. Yani uyarıcının tam bir kopyasıdır. Çok kısa sürelidir. Bazı psikologlara yarım saniyeden az, bazılarına göreyse bir ile dört saniye arasında olduğunu söylerler. Moates ve schumacher görsel bilginin bir saniye, işitsel bilginin dört saniye kaldığını söylerler. Süre kısıtlıdır ancak kapasite sınırsızdır. Her duyu için ayrı deposu olduğu düşünülmektedir.
Duyusal kayıt kendisinden sonraki bilişsel süreçler için kritik bir öneme sahiptir. Örneğin duyusal kayıt olmasaydı, cümle okurken cümlenin sonuna geldiğimizde baş tarafını unuturduk ve dolayısıyla hiçbir şey anlamamış olurduk. Duyusal kayıtta bilgi anında işlenmezse unutulmaktadır.
Duyusal kayıtta dışsal uyarıcıların etkisi yoktur. Kişinin beklentileri ve dikkatine göre kısa süreli belleğe aktarım gerçekleşmektedir. Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçişinde dikkat ve seçici algı adeta süzgeç görevi yapar. Aralıksız olarak üst üste verilen bilgiler, bireyin algı alanına giremediğinden kısa süreli belleğe aktarılamadan kaybolur. Örneğin öğrenciler tahtadaki bir problemi defterlerine yazarken öğretmen sözlü bazı yönergeler verirse çocukların bunu hatırlaması mümkün olamaz; çünkü öğrenci farklı kaynaklardan gelen tüm uyarıcılara dikkat dip yanıt veremez. Aynı zamanda tahtadaki probleme yönelmesi beraberinde yazı yazması, bir takım kurallara dikkat etmesi onun kısa süreli belleğini doldurduğundan öğretmenin söylediklerin dinleyip yorumlayacak kapasiteye sahip değildir.
KISA SÜRELİ BELLEK \ İŞLEYEN BELLEK
Dikkat edilen ve algılanan bilgi duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçirilir.
Kısa süreli belleğin birbiriyle ilişkili iki temel fonksiyonu vardır. Bu yüzden çift isimlidir. Birinci işlevi;
Sınırlı bilgiyi sınırlı zaman içerisinde geçici olarak depolamasıdır. Bu işlevden dolayı kısa süreli bellek ismini almaktadır. Miller(1956), yetişkinin kısa süreli belleği yedi±iki birimlik(grupluk) yani beş ile dokuz bilgi arasında bilgi depolayabilmektedir. Daha sonra broadbent(1975), buna karşı çıkarak yedi±iki üç birimlik bilgi saklayabildiğini savunmuştur. Yalnız tartışılacak konu bu değildir. Bilgi biriminin büyüklüğüdür. Örneğin; 1-2-2-5-5-7-8 bu dizide her rakam bir birimdir. Bu rakamlar gruplanarak birimin büyüklüğü arttırılırken birim sayısı azaltılabilir. “122-55-78” yedi birimlik bilgi böylece gruplanarak üç birime indirildi. Acaba bir birimde bulunması gereken bilgi miktarı ne kadar büyüklükte olmalıdır? Bu sorunun hala net bir cevabı olmamakla beraber cevabı bulunmaya çalışılmaktadır.
Bilgi kısa süreli bellekte çok kısa zaman kalmaktadır. Yetişkinlerde bu süre yirmi saniye civarındadır. Bu süre zihinsel tekrar yapılmadığı takdirde geçerli olacak bir değerdir.
Unutma ilk saniyelerde çok hızlıdır, daha sonra saniyeler ilerledikçe unutma hızı azalmaktadır. Kısa süreli bellekte süre sınırlıdır. Bunu zihinsel tekrar yaparak telafi etmeye çalışıyoruz. Örneğin; o an içinde öğrenilen adresin akılda kalması için sesli ya da zihinsel olarak tekrar yapılır.
Kısa süreli belleğin ikinci kısıtlayıcılığı da kapasite azlığıdır. Bu sınırlılıkta bilginin gruplanması yoluyla birimin kapsamı genişletilip, birim sayısı azaltılarak en düşük düzeye indirilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)