Sayfalar

İzleyiciler

19 Mart 2011 Cumartesi

PAH Tanısı Nasıl Konulur ?

PAH Tanısı Nasıl Konulur ?
PAH’un erken semptomları (dispne, baş dönmesi ve yorgunluk gibi) genellikle hafiftir ve diğer birçok durumda da görülür. Dinlenme halinde genellikle herhangi bir belirtiye rastlanmaz ve hastalığın açık bulguları görülmez. Sonuç olarak tanı konması aylarca hatta yıllarca gecikebilir ve bunun anlamı da PAH’un göreceli olarak ileri evrelere ulaşana kadar teşhis edilememesidir.(1) PAH tanısı çoğunlukla diğer hastalıklar araştırıldıktan ve dışlandıktan sonra konmaktadır.
Semptomların non-spesifik yapısı nedeniyle tanı sadece semptomlara dayanarak konulamaz. İlk tanının konulabilmesi, tanının pulmoner hipertansiyon klinik sınıfına göre ayrıntılandırılması ve ayrıca fonksiyonel ve hemodinamik bozulmanın derecesinin ortaya konulabilmesi (Şekil 2) için bir dizi araştırma yapılması gereklidir. Sonuç olarak dört aşamalı bir yaklaşımın izlenmesi yararlı olabilir:
1.
Pulmoner hipertansiyona ilişkin klinik şüphe

  • Belirgin bir kalp ya da akciğer hastalığı bulgularının eşlik etmediği dispne
  • İlişkili hastalıkları bulunan hastaların taranması (Bağ Dokusu Hastalığı, Konjenital Kalp Hastalığı, HIV, Orak Hücre Hastalığı)
  • Başka klinik nedenlerle yapılan muayenede rastlantısal bulgular 
2.
Pulmoner hipertansiyonun saptanması

  • EKG
  • Göğüs radyografisi; kardiyomegali ve pulmoner arter genişlemesi bulguları görülebilir (Şekil 3)
  • Doppler ekokardiyografi (Şekil 2)
3.
Pulmoner Hipertansiyonun diğer nedenlerinin tanımlanması

  • Solunum fonksiyon testleri (PFT) ve arteriyel kan gazları
  • Ventilasyon ve perfüzyon akciğer sintigrafisi
  • Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (HRCT)
  • Pulmoner anjiyografi
4.
PAH değerlendirmesi ve sınıflandırması (tip, fonksiyonel kapasite, hemodinami)

  • Kan testleri ve immunoloji, HIV testi, abdominal ultrason taraması
  • 6 dakika yürüme testi (6-Dk YT) ve pik VO2
  • Sağ kalp kateterizasyonu ve vazoreaktivite testi

Şekil 2.

Anjina Pektoris Nedir

Anjina Pektoris Nedir

Anjina Pektoris; myokardial 02 ihtiyacı, sağlanandan fazla olduğunda, myokardial iskemiye bağlı olarak gelişen göğüste rahatsızlık hissidir.

Boyuna, çeneye omuzlara ve kollara yayılan retrostemal ağrı, ağırlık veya basınç hissi anjina pektorisin tipik ortaya çıkış şeklidir. Ağrının karakteri önemlidir. Ağrı genelde eforla meydana gelen, dinlenince kaybolan, substernal yerleşen, birkaç dakika süren, ve hastada korku ile seyreden bir göğüs ağrısıdır. Zihinsel efor da taşikardi sonucu anjinapektorise neden olabilir. Hikaye iyi alınırsa %80 doğru tanı konur.

Presipite eden faktörler; egzersiz, heyecan, soğuğa maruz kalma, fazla yemek, ateş, tirotoxikoz veya taşikardi gibi myokardiyal 02 ihtiyacını arttıran yada karbon monoksite maruz kalmak , yüksek rakımlı yere gitmek veya anemi gibi myokarda 02 sağlamasını azaltan faktörler sayılabilir.
Dispne. bulantı ve kusma, terleme ve bazen de çarpıntı veya baş dönmesi sıklıkla anjinaya sıklıkla eşlik eder.

inisial anjinapektoris 40 yaşlarında bir kişinin ilk defa anjina pektoris ağrılarıyla gelmesidir. Bunların %30'unda ileride MI görülür. Diğer bir önemli nokta da stabil anjina pektorisin unstabil anjina pektorise dönmesidir. Tipik anjina pektoris tarif eden ancak bu belirli bir eforla olan kişide (örneğin 10 basamak merdive çıkınca) stabil anjina pektoris vardır. Kişi bunun ne zaman olduğunu bilir. Tahmin edilemeyenler unstabildir. Yani hasta eforla ağrı olacağını bilemez. Kişinin yapabildiği efor gittikçe azalır. Bu hastalığın ilerlediğini gösterir. Varyant anjina pektoris unstabilin bir tipidir. Bunda ağrı istirahat halinde gelir ve çok şiddetlidir, MI sanılır.

EKG'de ST yükselmesi yapar, oysa diğer anjina pektorisler ST çökmesi yapar. Varyant anjina pektoriste arterial spazm vardır. Bu spazm hiç aterosklerotik olmayan bir arterde de olabilir ve tıkanmaya yakın daralma yapar.

Koroner kalp hastalığı tanısında hikaye önde gelir. Kliniğin ortaya çıkması için %50'nin üstünde darlık olması gerekir. Normal yaşamda anjina pektoris olmaması hastalık olmadığı anlamına gelmez, %60'a kadar olan darlık ancak efor yapınca bulgu verir.

Thomas Willis – Willis Poligonu

Thomas Willis (1620-1675)

Willis Poligonu

BİR ÇİFTÇİNİN oğlu olan Thomas VVİllis, 1620 yılında İngilte*re'de dünyaya gelmiştir. 1636 yılında Oxford Christ Church'e girdi ve 1639 yılında B.A. ve I642'de M.A. unvanını aldı. İç savaş sı*rasında da kraliyet taraftarları arasında yer alan Thomas VVİllis, tıp öğ*renimine devam etli ve 1646 yılında MB ve 1660'da MD unvanı yani tıp hekimi titrini aldı. 1664 yılına kadar Kraliyet hekimlik kolejine bir şeref öğrencisi olarak devam etti. Wİllis, Oxford'da okumak ve öğren*mek arzusu ile tutuşan arkadaşları ile beraber ''Felsefe Kulübü"ne in*tisap etti. Bu kulüpte ilme ait birçok sorunlar ortaya atılıyor ve ser*bestçe tartışılıyordu. 1662 yılında kurulmuş olan bu kulübün ilk müda*vimlerinden biri Wİllis olmuştur. 1646 yılında Wİllis tıp öğrenimine başladığı sırada şehir Cromwelcilerin işgali ve idaresi altında bulunu*yordu. Restorasyon sırasında kraliyet müessesesine olan bağlılığı gözönünde tutularak Oxford Tabii İlimler Felsefesi profesörlüğüne atan*dı. 1666 yılında Wİllis, Oxford'u terk etti ve Londra'ya gelerek yerleş*ti. Çok dürüst bir karaktere sahip olan Willis, Londra'ya gelişinin Can-terbury piskoposunun aracılığı ile mümkün olduğunu itiraftan çekin*memiştir.

Poudre De Dover - Thomas Dover

Poudre De Dover

Thomas Dover 1660 - 1742


TEDAVİ KONUSUNDA hâlâ önemli bir yer işgal eden Poudre de Dover, sedativ ve uyuşturucu bir maddedir. Opium ve ipekaku-anayı % 10 oranında içeren bir laktoz karışımıdır. İkiyüzelli yıldan beri tababette kullanılan bu maddenin bulunuşu romantik bir hikaye ile ilgili*dir. Bu ilaç, ara sıra İspanya donanmasında korsanlık yapmış olan ve ta*babet tarihinin enteresan bir şahsiyeti sayılan Kaptan Thomas Dover'in bir keşfidir. Dover takriben 1660 yıllarında Warwickshire'da dünyaya gelmiştir. Öğrenimine Cambridge'de başlayan Dover burayı bitirdikten sonra Londra'da ünlü Dr. Thomas Sydenham'ın öğrencisi oldu. Bu sıra*da Dover çiçek hastalığına tutuldu. Dover bu hastalığım gayet nükteli bir lisanla tasvir etmektedir: "Başlangıçta 22 onz kadar kan kaybettim. Bun*dan sonra bana bir kusturucu ilaç içirdiler. Fakat benim kanaatime göre bir müshilin çok daha iyi sonuç verebileceğini söyleyebilirim. Bu yüzden uygulanan tedaviden çok fena bir duruma düştüm, gittikçe fenalaştım ve kalkamaz oldum. Hocam odamda hiçbir zaman ateş yakılmasına izin ver*miyordu. Pencereler hep ardına kadar açıktı. Hatta yorganımın bile be*limden yukarı çıkmasına izin yoktu. Fakat burada en çok memnun oldu*ğum şey, günde 20 litre kadar bira içmeye mecbur tutulmamdı."

Heberden Nodülleri - William Heberden

Heberden Nodülleri

William Heberden 1710 - 1801


HEBERDEN KEŞFETMİŞ olduğu heberden nodülü şu şekilde tarif et*miş bulunmaktadır: Digitorum Nodi. Acaba eklem civarında ve genellikle parmaklarda oluşan bu küçük ve sert nodüller nedir? Bunla*rın gutla hiçbir alakası oktur. Hemen her zaman ömür boyunca devam ederler. Üzerlerine basıldığı zaman ağırlıdırlar ve bu yüzden parmak hareketlerine kısmen engel olurlar. Heberden'in bu buluşu diğer çalış*maları, mesela su çiçeği ve çiçek konularındaki araştırmalarına naza*ran çok daha önemli addedilir.

Heberden 1710 yılında Londra'da dünyaya gelmiştir. Öğrenimini Cambridge'de yapmış ve klasiklerle de yakından ilgilenmiştir. Hekim olduktan sonra mezun olduğu bu üniversitede 10 yıl çalışmıştır. En ün*lü eseri "Materia Medica" adlı eseridir. Çok enteresan konular içer*mektedir. 1748 yılında Londra'ya gelen bu bilgin, hekimler kolejinin bir üyesi olmuş ve devlet merkezinde tababet icra etmeye başlamıştır. Geniş deneyim ve bilgisi, derin kültürü sayesinde kısa zamanda ün sa*hibi olmuştur. 50 yıl çalışmış olduğu Londra'da bu ün gelmiş geçmiş bütün hekimlerle kabili kıyas olmayacak bir dereceyi bulmuştur.

Heberden etrafına çok güven veren bir kişiliğe sahipti. Zamanın en değerli hekimlerinden biri olan Dr. Samuel Johnson hastalandığı za*man "Bana zamanın en büyük hekimi olan Heberden'i çağırın" demiş*tir. Heberden oldukça uzun zaman yaşamıştır. 1801 senesinde öldüğü zaman 91 yaşında bulunuyordu. Ölümünü takip eden yıl, yine kendisi gibi yetenekli bir hekim olan William Heberden babasının Latince ya*zılmış olan eserlerini toplayarak "Hastalıkların Tedavi ve Tarihi" adı ile ve yanında İngilizce tercümesini de vererek yayınlamıştır. Bu eser*de 50 yıllık pratik bir tababetin notları mevcutlu. Bu eser klinik taba*betin en büyük kitaplarından sayılmakla ve sadece Hipokrat'ın afo*rizmleri ile mukayese edilmekledir.

Pott Hastalığı ve Pott Tümörü

Pott Hastalığı ve Pott Tümörü

Percival Pott 1714 – 1788


PERCİVAL POTT, 1714 yılında Londra'da dünyaya gelmiştir. Ya*zar olan babası, Percival henüz 3 yaşında iken ölmüş ve karısına cüzi bir para bırakabilmiştir. Bununla beraber Percival bazı zengin akra*baları sayesinde okuma fırsatını bulmuş ve 1729'da St. Bartholomew Hastanesi'ne cerrahi asistanı olarak girmiştir. Kısa zamanda ün sahibi olan Pott, henüz tahsilini tamamlamadan az çok bir refaha kavuşmuş ve annesi ile beraber yaşamaya başlamıştır. 1736 yılında Cerrahlar Derne-ği'nden (büyük diploma) almıştır. O zaman için bu diploma çok değerli bir ehliyet belgesi addedilmekteydi. Bu diploma verilmeden önce aday*lar çok sıkı bir sınava tabi tutulurlardı. Percival bir süre ortadan kaybola*rak bu sınav işini atlattı. Bununla beraber ün sahibi bir hekim olması ve yeteneğinin

Meckel Divertikülü ve Meckel Ganglionu - Johann Friedrich Meckel

Meckel Divertikülü ve Meckel Ganglionu

Johann Friedrich Meckel 1724 – 1774


DİVERTİKULUM KELİMESİ. Latinceden gelen bir kelimedir ve iki kelimeden oluşur. Diverl içe dönük ve çulum da huni şeklinde demektir. Yani büyük bir boşluktan kaynaklanmış küçük bir torba veya cepe benzer.
Barsak 1ardak i çeşitli divertikulumlar çok eskiden beri birçok anatomistler tarafından müşahede edilmiştir/Hatta bunlardan biri hakkında Da*nimarkalı ünlü Ruysch 1701 yılında yayınlamış olduğu bir kitapta geniş bilgiler vermektedir. Bununla beraber 1810 yı*lında Johann Friedrich Meckel (genç) bu gerçek konuya değininceye kadar bu divertikulumların gerçek menşe ve mahiyeti meçhul kaldı. Muhte*lif tipte divertikulumları gayet mükemmel bir tasnife labi tutan Meckel bunlardan biri hakkın*da özellikle geniş bilgiler vermiş ve bu suretle bugün Meckel diverlikulumu olarak tanınan anatomik bölge klasik bilgiler arasına girmiştir. Meckel divertikulumu konjenital barsak deformasyonları arasında hemen en çok rastlanan (% 2) bir durumdur. Genç Mcckel'in tababet ilmine ta*nıttığı bu divertiküle mukabil yaşlı Meckel "Meckel Ganglionunu" tarif etmiştir.

Yaşlı Friedrich Meckel 1724 yılında dünyaya gelmiş ve 1774'te öl*müştür. Göttingen'de okulu bitirdiği sırada 5. kafa çifti hakkında şayanı dikkat bilgi verdiği gibi, bugün Meckel mağarası olarak tanınan boşluğu da tarif etmiştir. Berlin'de Anatomi, Botanik ve Obstetrik profesörlüğü ifa etmiştir. Bugün için gayet acayip gelen bu ihtisas kombinezonu 200 sene evvel çok makbuldü. Yaşlı Meckel bundan başka yine ilk defa ola*rak submaksiller ganglionu da tarif etmiştir.