Sayfalar

İzleyiciler

3 Eylül 2010 Cuma

Uyku Apnesi ve İnsülin Rezistans



İnsülin rezistansı atheroskleroz için bir risk faktörüdür. Obstrüktif uyku apne sendromuna bağlı oluşan stres insülin rezistansına ve atherogenezise neden olabilir. Obstrüktif uyku apne sendromu ile insülin rezistanzı arasındaki ilişki hem obez ham de non-obez kişilerde görülebilmektedir. Bu nedenle obstrüktif uyku apne sendromu insülin rezistansı ile bağımsız olarak ilişkilidir.

pnesi nedir?

İlerleyen Yaşlarda, Erkeklerde Sağlıklı Cinsel Yaşamın Dengesini Bozan Bir Durum: ANDROPOZ

İlerleyen Yaşlarda, Erkeklerde Sağlıklı Cinsel Yaşamın Dengesini Bozan Diğer Bir Durum: ANDROPOZ

Andropoz Nedir?

Kadın cinsel hormonu belli bir yaştan sonra sıfıra inmekte ve menopoz denilen bu durum ortaya çıkmaktadır. Erkekte de belli bir yaştan sonra hormon seviyelerinde bir değişiklik söz konusudur. 45-50 yaşından itibaren erkeklik hormonu olan testosteron yanında böbreküstü bezinden salgılanan aynı yapıdaki hormonlar devamlı bir düşüş gösteriyorlar, ama hiç bir zaman bu seviye, ileri yaşta bile, sıfır olmuyor. “Andropoz'"olarak da adlandırılan bu durum, cinsel fonksiyonun gerilemesi yanında, cinsel arzu ve zihinsel fonksiyonlarda da düşmeye neden oluyor. Ayrıca yorgunluk hali ve uyku problemleri duygusal değişiklikler, iktidarsızlık, depresyon, cinsel güç azalması, osteoporoz, meni kalitesi ve kaslarda olumsuz etkiler, yine erkeklik/androjen hormonlarının eksikliği, vücut yapısı değişikliğine sebep olarak bilhassa karında 10-15 kg yağ tutulmasına yol açıyor.

Ortalama yaşam süresi uzadığı için yaşlanmaya bağlı sorunların artacağı ve andropoza bağlı problemlerin artması, geliştirilen tedavi yöntemleri dikkat çekiyor.

Türkiye 'de 40 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52'sinde cinsel performansta ve istekte azalma olduğu, ancak doktor başvurusunun azlığına bağlı bu rakamların gerçeğin oldukça altında kaldığı tahmin edilmektedir.

Tüm bu bulguları özetlersek andropoz, erkeklerde ilerleyen yaşa bağlı görülen fiziksel ve zihinsel değişikliklerin, androjen hormonlarının azalmasıyla birlikte bir klinik tabloya dönüşmesidir.

Kadın Anatomisi, Genital Anatomi, Cinsel Bölge,HPV

Kadın üreme organlarını ve genital anatomiyi incelerken iki bölümde irdelemek uygundur. Dış genital organlar olarak büyük dudaklar (labia majora), küçük dudaklar (labia minora), klitoris ve kızlık zarı (hymen)gözlenir. İç genital organlar ise daha çok üreme ile ilgili olup hazne (vajina, vajen)), rahim ağzı, rahim (uterus), tüpler (kanallar) ve yumurtalıklar (overler) olarak değerlendirilmektedir.

KADININ DIŞ GENİTAL ORGANLARI:


Labia majora veya büyük dudaklar

Kadın Anatomisi - Kadın Anatomisi Hakkında - Kadının Anatomik Yapısı

KADININ ANATOMİK YAPISI


Kadın üreme organları (genital organlar) dışta yer alanlar ve içte yer alanlar olmak üzere ikiye ayrılır. İç genital organlar kadın iskeletinde bacakların hemen üzerinde yer alan leğen kemikleri ve bel kemiği tarafından oluşturulan kemik çatının (latince pelvis) içinde koruma altına alınmışlardır.



Kemik Çatı


Kadın doğası gebe kalmaya, rahim içinde gelişmekte olan bebeği büyütmeye ve nihayet olgunlaşmış bebeği dünyaya getirmeye göre düzenlenmiştir. Bu görevleri yerine getirmek amacına yönelik olarak kadının kemik çatısı erkeğin kemik çatısına göre belirgin farklılıklar gösterir:






Molloskum Kontagiosum Hastalığı

Molloskum Kontagiosum Hastalığı

Molluskum kontagiozum bir virüs türü olan poxvirus tarafından meydana gelen derinin iyi huylu bir hastalığıdır. Molloskum kontagiosum bir zamanlar en çok çocuklarda görülürken, daha sonraları gitgide artarak cinsel temasla bulaşan bir hastalık haline gelmiştir. Her iki cinste özellikle kasıklar, genital bölgeler ve makat civarında görülür. Genellikle çok sayıda, inci taneleri gibi, sivilce benzeri ama sivilceden daha sert, göbekli kabartılar şeklinde görülür. Hızlı bir şekilde tüm vücuda yayılabilirler.
Cinsel temasla bulaşabildiği gibi direk temasla, virüsle bulaşık olan (kontamine) havlu, çarşaf vb. ile bulaşır.

CIN 1 CIN 2 CIN 3, ASCUS

CIN 1 CIN 2 CIN 3, ASCUS

CIN tanısı (CIN 1, CIN 2, CIN 3) genelde karşımıza rutin alınan bir smear testi sonucunda veya HPV varlığında yapılan takipte yine pap smear testinde bazı hücresel değişikliklerin çıkması ile konmaktadır. Bazen smear testinde ASCUS çıkması sonucu yapılan ileri tetkiklerde tespit edilmektedir. Rahim ağzında tek bir bölgede, genellikle transformasyon alanı denilen bölgede başlayan CIN kendisi kanser olmayıp , rahim ağzı kanserinin öncüsü bir lezyondur. CİN genelde 3 derece ile sınıflandırılır ve bu sınıflama rahim ağzının epitel olarak isimlendirilen üst dokusunu tutmadaki derinliğine göre yapılmaktadır. Epitelyal yüzeyin % 25 'i tutulmuş ise CİN 1 (Hafif displazi) , % 50 'si tutulmuş ise CİN 2 (Orta derece displazi) ve % 75 'i veya daha fazlası tutulmuş ise CİN 3 (Ağır displazi) olarak sınıflandırılmaktadır. Cin 'in hafif formundan ağır formuna geçmesi için birçok yıl gerekmektedir. CİN 3 karsinoma in situ' ya yani rahim ağzı kanseri başlangıcına dönüşmekte ve en sonunda serviksin ilerlemiş kanseri oluşmaktadır. Son yıllarda smear testi ile yapılan sınıflamada Bethesta sistemi kullanılmakta olup , bu sisteme göre LSİL CİN 1(CIN I)’ e tekabül etmektedir. HSİL ise CİN 2- CİN 3 (CIN II- CIN III) anlamına gelmektedir. Genellikle patoloji raporlarında her iki terim de birlikte bulunmaktadır.
CIN sorunu kadınlarda ne sıklıkla gözlenir?

Agoni ( Can Çekişme ) ve Agoni Belirtileri

Agoni

"Agoni" can çekisme demektir. Nükleer patlama benzeri olaylarda ölen kisiler disinda her ölümde uzun ya da kisa süren bir Agoni dönemi mevcuttur. Agoni süresi birden ölümlerde çok kisadir(beyin kanamasi,inhibisyon; kronik hastaliklardan ölenlerde.ise saatlerce ve hatta günlerce uzayabilir.