Sayfalar

İzleyiciler

5 Haziran 2011 Pazar

Hamilelikte yumurtalık kistleri

Çoğu kadının hayatında en az bir kez karşılaştığı sorunlardan biri yumurtalık kistleridir. Normal şartlarda bile kadın için çok rahatsız edici bir durum yaratan yumurtalık kistleri bazen hamilelikte de oluşabilir.

Anne adaylarında ortaya çıkan kistlerin büyük bir bölümü hamileliğin 14. haftasına kadar kendiliğinden geçer. Tespit edilen kistlerden 6 cm’den küçük olanlar çoğunlukla yüzde 90 oranında kendiliğinden geçerken, daha büyük olanlar ancak yüzde 60 oranında geçer.
Hamilede yumurtalık kisti tespit edildiğinde çoğu zaman hamileliğin 1. haftasına kadar kistin geçmesi için beklenir. Hamileliğin bu dönemine kadar geçmeyen kistler ise bebek ve anne adayı için oluşacak riskler daha az olduğu için 18. haftadan sonra ameliyatla alınabilir.

Hamilelikte çinko eksikliği anne ve bebeğe zarar verebilir

Büyüme ve gelişimin yavaşlaması, ciltte döküntüler, bağışıklık sistemi bozuklukları gibi pek çok farklı hastalığa yol açabilen çinko eksikliği hamilelerde de anne ve bebek için tehlikeli olabilir.

İnsan vücudu için son derece gerekli minerallerden biri olan çinkonun önemi ancak acrodermatitis enteropatica adı verilen genetik bir hastalığın keşfedilmesinden sonra anlaşılmıştır. Büyüme ve gelişimin yavaşlaması, ciltte döküntüler, bağışıklık sistemi bozuklukları gibi birçok rahatsızlıklara yol açan çinko eksikliğinin tedavisi mümkün.

Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu

Hamilelik sırasında böbrek hacminde hafif bir büyüme oluşması olağan bir durumdur. Bununla birlikte böbreğin süzme hızında ve kanlanma miktarında artışlar meydana gelir.
Bu değişimler hamilenin pozisyonuna göre de değişebilir. Hamilelikte böbreklerden besinlerin geri emilimi azalır ve buna bağlı olarak kayıplar ortaya çıkar. Hamileliğin son dönemlerinde az miktarda protein kaybı da görülebilir. Ayrıca zor doğumların ardından idrarda kanama da meydana gelebilir.

Mol gebelik (Üzüm Gebelik) Nedir ?

Mol gebelik (Üzüm Gebelik)

Plasentanın anormal gelişimi sonucunda rahmin içerisinde üzüm tanesi biçimden bol miktarda oluşumun meydana gelmesine - halk arasında üzüm gebeliği – mol gebelik denir.
Mol gebeliğin görülme oranı 1000’de bir olmakla birlikte daha mol gebelik geçirmiş olan kadınlarda görülme riski 10 kat artar. Bir başka deyişle daha önce mol gebelik geçirilmiş ise görülme oranı 100’de 1’e yükselir.
Mol gebelik en çok kimlerde görülür
• İleri yaşlardaki anne adaylarında,

Doğuştan rahmin olmaması Müllerian Agnenezi

Doğuştan rahmin olmaması (Müllerian Agnenezi – Rokitansky Kuster Hauser Mayer Sendromu, RKM)

RKM Sendromu hastalarında doğuştan rahmin tamamı ve vajenin üst 1/3'lük kısmı bulunmaz.
Genelde hastalarda ürogenital sinüsten oluşan kısa bir vajen mevcuttur., Ender durumlarda vajen hiç gelişmemiştir. RKM Sendromu hastalarında büyüme ve gelişme gayet normaldir. Ayrıca genetik yapıları 46 XX şeklindedir. Bunun yanı sıra yumurtalık fonksiyonları normaldir. RKM Sendromu’nun 4000 - 5000 canlı doğumda bir görüldüğü biliniyor. Hastalığın nedeni hakkında kesin bilgi mevcut değildir. Hastalığa sahip kişilerde şikayetler genelde ergenlik çağında adet kanamalarının başlamaması ile başlar.

Erken Menopoz nedir?

Düşük yumurta sayısı erken menopozun habercisi olabilir. Hollanda'da yapılan bir çalışmanın sonucu tüp bebek tedavisi gören kadınlarda toplanan yumurta sayısı ile menopoz yaşının ilişkili olabileceğini düşündürüyor.
Araştırmaya göre tedavi sırasında az sayıda yumurta geliştiren kadınların erken menopoza girme olasılıkları daha yüksek Amsterdam'da yer alan Hollanda Kanser Enstitüsünde yapılan bu araştırmanın verileri aynı biyolojik yaşta olmalarına rağmen kadınların yumurtalık fonksiyonlarını farklı zamanlarda kaybetmelerini açıklayan üreme sisteminin yaşlanması kavramının destekliyor.

Myomektomi (Myom) Nedir?

Uterusun kas hücrelerinden köken alan iyi huylu tümörler myom olarak adlandırılır. Myomlar kadın üreme sisteminde en sık karşılaşılan tümörlerdir.
Her 4-5 kadından birisinde büyük ya da küçük bir myom bulunmaktadır. Myomlar genelde herhangi bir belirti vermezler ve rutin incelemelerde saptanırlar ve bu nedenle tedavi edilmeleri de gerekmez. Düzenli kontroller ile büyüklük ve durumlarının takip edilmesi genelde yeterli olur. Bu kitleler menopoz sonrasında durgun bir döneme girerler ve artik büyümezler, tam tersine küçülme eğilimi gösterirler. Belirti vermeleri durumunda en sık karşılaşılan yakınma adet kanamalarının fazla olması, ve buna bağlı olarak gelişen kansızlık yani anemidir. Myomlar bazı durumlarda kısırlığa ya da tekrarlayan düşüklere neden olabilirler. Myomun konumu infertilte olan ilişkisini belirler. Tüplerin rahim ile birleştiği kornual alana yakın yerleşmiş olan myomlar tüplerin geçirgenliğini etkileyebilirken, endometriumun düzenini bozan myomlar embryonun yerleşmesi ve gebeliğin devam etmesini olumsuz şekilde etkileyebilirler. Yine myomlara bağlı olarak doğum sonrasında kanama fazla olabilir, rahim yeteri kadar kasılmayabilir. Myomların neden olduğu bir başka yakınma da bası nedeni ile görülen ağrı ve komşu organ etkileridir. Çok büyük myomlar karında şişliğe yol açabilir.