Sayfalar

İzleyiciler

28 Haziran 2010 Pazartesi

H.I.V.'in etki mekanizması (AIDS)


Tedavi edilmeyen HIV hastalığı bağışıklık fonksiyonun yavaş yavaş bozulması ile karakterize edilir. Enfeksiyonun tipik seyri boyunca, en belirgin olarak CD4 pozitif (CD4+) T hücreleri olarak bilinen hayati öneme sahip bağışıklık hücreleri harap olur ve etkisiz hale gelir. T yardımcı hücreleri de denilen (Th � T helper cells) bu hücreler, bağışıklık sisteminde bulunan diğer hücreleri özel fonksiyonlarını icra etmeleri yönünde harekete geçirerek immün yanıtta belirleyici bir rol oynar. Sağlıklı, enfekte olmamış bir insanda genellikle her milimetre küp (mm3) kanda 800 � 1200 CD4+ T hücresi bulunur. HIV enfeksiyonu boyunca, kişinin kanındaki bu hücrelerin sayısı tedrici olarak azalır. CD4+ T hücre sayısı 200 mm3�ün altına düştüğünde kişi fırsatçı enfeksiyonlara (1) ve AIDS�i karakterize eden kanserlere karşı oldukça savunmasız hale gelir.

HIV Molekülünün T-hücrelerine bağlanmasıcapsid AIDS�li insanların çektiği sıkıntılar çoğunlukla akciğerler, sindirim sistemi, beyin, gözler ve diğer organların enfeksiyonu yanında zayıf düşürücü kilo kaybı, diyare (ishal), nörolojik durumlar ve Kaposi�s sarcoma (KS) (2) gibi kanserler ile belirli lenfoma türlerinden kaynaklanmaktadır. Bilim adamlarının büyük bir kısmı, HIV�in doğrudan doğruya CD4+ T hücrelerinin ölümüne yol açarak, bu hücrelerin normal fonksiyonlarına engel olarak veya bir kişinin bağışıklık fonksiyonunu zayıflatıcı diğer olayları tetikleyerek AIDS�e yol açtığını ortaya koymaktadır: Mesela sağlıklı bir kişinin immün yanıtını düzenleyen haberci moleküller ağı, HIV hastalığı boyunca yıkıma uğrayarak kişinin diğer enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini zayıflatır. Lenf düğümlerinin ve ilgili immünolojik organların HIV tarafından sağlanan yıkımı, aynı zamanda AIDS�li kişilerde görülen immünosüpresyonda önemli bir rol oynar. HIV yaşam çevrimini engelleyen ilaçların, CD4+ T hücrelerinin ve immün fonksiyonun bozulmasını engellediği kadar klinik hastalığı da geciktirdiğinin kanıtlanması HIV virüsünün yol açtığı bu immünosupresyonu kanıtlamıştır.

HIV Virüsünün Sınıflandırması


HIV molekülücapsid HIV virüsleri retrovirüsler olarak bilinen virüs sınıfına dahildir. Retrovirüsler RNA (ribonükleik asit) virüsleridir ve kendilerini eşleyebilmeleri (kendi kopyalarını çıkarabilmeleri, diğer bir deyişle çoğalabilmeleri) için mutlaka RNA�larının bir DNA (deoksiribonükleik asit) kopyasını çıkarmak zorundadırlar. Tüm diğer virüsler gibi, HIV virüsleri de çoğalmak için hücre kontrolünü ele geçirmek suretiyle sadece hücre sitoplâzmasında kendini eşleyebilir. Sadece HIV ve diğer retrovirüsler bir şekilde hücre içine girer girmez, RNA�larını DNA�ya dönüştürmek için kendilerine özgü olan revers transkriptaz diye bilinen bir enzimi kullanırlar.

capsidHIV retrovirüslerin lentivirüsler veya �yavaş� virüsler olarak bilinen bir alt grubuna dahildir. Bu virüslerde enfeksiyonun seyri, enfeksiyon başlangıcı ile ciddi semptomların ortaya çıkışı arasındaki uzun bekleme süresi ile karakterize edilir. Diğer lentivirüsler insan olmayan türleri etkiler. Örneğin, feline immunodeficiency virus (FIV) kedileri etkilerken, simian immunodeficiency virus (SIV) maymunları ve diğer insan olmayan primatları etkiler. İnsanlardaki HIV gibi, bu hayvan virüsleri de esasen bağışıklık sistemi hücrelerini etkileyerek, çoğunlukla bağışıklık yetersizliği ve AIDS-benzeri semptomlara yol açar. Bu virüsler ve bu virüslerin konakları, insanlarda HIV hastalığı sürecinin modellemeleri konusunda araştırmacılara faydalı olmakla birlikte eksik bilgiler sağlamıştır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Normal bağışıklık sistemine sahip bir kimsede çoğunlukla bir hastalığa neden olmayacak olan bir organizmanın yol açtığı bir hastalık

(2) Kan damarlarının anormal büyümeleri sonucu mor ve kırmızı lezyonlar ortaya çıkması ile karakterize edilen bir kanser türü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları