Sayfalar

İzleyiciler

28 Haziran 2010 Pazartesi

İntragastrik Balon Uygulamalarının Tarihçesi

İntragastrik Balon Uygulamalarının Tarihçesi

Morbid obes hastaların çoğu uzun süredir diyet, egzersiz, çeşitli bitkisel ve kimyasal ilaçlar gibi yöntemlerle kilo vermeye çalışmış; genellikle de bu konuda kısmen veya tamamen başarısız olmuş hastalardır. Temelde çoğunun esas sorunu kilo kaybının devamlılığını sağlayamamak ya da verilen kiloların hızla tekrar alınmasıdır. Bu nedenle onların kilo sorunlarını çözmek için farklı tedavi metodlarına başvurmak gerekir.


Bu metodlardan birisi ve en popüler olanı da intragastrik balon uygulaması, yani mideye bir balonun yerleştirilmesidir. Balon tedavisinin avantajlarının başında gelen, uygulamanın outpatient (yani hastanede kalmayı gerektirmeyen, ayaktan uygulanabilen) bir uygulama olmasıdır. Bu tedaviye kalori kısıtlayıcı diyet, egzersiz ve davranış tedavisi de eklendiğinde oldukça başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır. İntragastrik balonun etki mekanizması gastrik fitobezoarlar (midede şişen kimyasal ve bitkisel maddeler) gibi mide içinde bir kitle etkisi oluşturması, çabuk doyma hissine ve iştahta azalmaya neden olmasıdır.

İlk kez 1979’da Wilkinson uzun süreli kilo kaybı sağlayabilmek için intragastrik balon uygulamasını önermiştir. 1980’de Percival bir intragastrik balonu nazogastrik sondanın ucuna bağlayıp nazal yolla yutturarak mideye yerleştirmiştir. Daha sonra balon bir kateter yardımıyla 200 ml hava ve 150-200 ml suyla şişirilmektedir. Bu kateter yanak veya burun deliğine yapıştırılarak sabitlenmektedir. Kateterin dışta kalan kısmı hastalar için rahatsız edici olmakla birlikte, görülebilir ve müdahale edilebilir olması avantajlı kısmıdır. Percival’in hastaları kısa sürede az yemeyi öğrenmişlerdir. Hastalar diyet ve davranış tedavisinin de eklenmesi ile yeni bir yaşam tarzı oluşturmaktadır. Percival 200 hasta rapor etmiş ancak kilo kayıpları hakkında bilgi vermemiştir. İntragastrik balon 1 hastada gastrik erozyona (mide mukozasının aşınması) bağlı kanama nedeniyle çıkarılmış, 1 hastada ise ince barsak tıkanıklığı gelişmiştir.

Çeşitli ülkelerde bu konuda çalışmalar yürütülmeye devam edilmiştir. 1985-1986 yılları arasında 202 hastada Ballobes intragastrik balon uygulanmıştır. Balonların % 4’ü ilk 16 haftada , % 31’i ise 16-32 haftalar arasında inmiştir. Bu nedenle balonların 3-4 ay sonra çıkarılması önerilmektedir. Balon hava ile doluyken ortalama haftada 0.5-1 kg kayıp tespit edilmiş olup, kilo kaybını artırmak için diyet ve davranış tedavisiyle mutlaka kombine edilmesi önerilmektedir. Avustralya’da Ballobes balonuna bağlı akut kusma vakaları görülmüş, bunların genellikle Helicobacter pylori (midede bulunup, ülser ve gastrite yol açtığı saptanmış olan bir bakteri türü..) (+) olanlarda olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedeninin Hp’nin gastrit ve enfeksiyonu artırıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Knut Kolle Ballobes balonlarından Norveç’te 160 hastaya uyguladığını ve ortalama haftada 0.8 kg kilo kaybı olduğunu rapor etmiştir.

Taylor, Manchester’da armut şekilli, silikon, valvli intragastrik balon kullanmış; bu balon 500 ml Dextran 40 ve radyoopak sıvı ile şişirilmiştir. 6 aylık takipte hastaların 1/3’ünde erken başlayan tokluk hissi oluşmuştur. Hastalar 800 Kcal.’lik diyetle haftada 0.2 kg kaybederken, bu balonla kombine edildiğinde 0.5 kg kaybetmişlerdir. Balonda kendiliğinden gelişen sönme sadece 5 hastada görülmüştür.

ABD’de 1985 yılında Garren Edwards Gastric Bubbles (American Edwards Laboratories, P.O. Box 1150, Santa Ana, California) üretilmiş ve FDA onayı almıştır. Bu balon poliüretan bir silindirden yapılmakta ve merkezinde dar bir kanülden oluşmaktadır. Hastaya bu balon konulmadan önce midenin normal olduğunu tespit etmek için özofagogastroskopi yapılmaktadır. Nazogastrik tüpün ucuna sıkıştırılarak tespit edilen balon, oral yolla mideye gönderilmekte ve daha sonra kanül vasıtasıyla 210 ml havayla şişirilmektedir. Daha sonra gastroskopi yapılarak balonun yeri ve şişkinliği kontrol edilmektedir.

Hastalara ilk 5-7 gün 500-700 cal sıvı diyet verilmekte, daha sonra bu miktar 800-1000 cal’ye çıkartılmaktadır. Tüm bu işlemler hafif bir sedasyon (sakinleştirme) altında topikal ve outpatient olarak yapılabilmektedir. Çıkarılma işlemi sırasında hastaya gastroskopi yapılmakta ve balon patlatılarak ağız yoluyla çıkartılmaktadır.

Hastada aktif ülser, büyük hiatal herni (mide fıtığı), geçirilmiş mide ve barsak operasyonu varsa bu işlemin yapılmamalıdır. Diyet olarak hastalara kafein ve alkol kısıtlaması yapılmaktadır. Yemeklerden sonra antiasid ve H2 reseptör blokerleri verilebilir. Aspirin, antienflamatuar ve antikuagulan (kan sulandırıcı) kullanımı ise yasaktır.

Bu işlem normal kilonun %20 üzerinde olan tüm hastalara uygulanabilmektedir. Tatmin edici sonuçlar genellikle 4-12 hafta arasında rapor edilmektedir. Literatürde kendiliğinden inen intragastrik balona bağlı barsak obstrüksiyonu vakaları da bildirilmektedir. Daha önceleri FDA tarafından balonun kalış süresi 4 ay olarak belirlenmekteyken, bu komplikasyonlar nedeniyle bu süre 3 aya indirilmiştir. Heliosphere’de ise bu süre 6 ay olarak belirlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları