Örgütleme ve eklemleme çok güçlü kodlama(anlamlandırma) türleri olmakla birlikte, tüm bilgiler, örgütleme için elverişli olmayabilir. Ayrıca bazı bilgiler de tamamıyla yeni ya da eskilerle tümden ilişkisiz olabilir. Bu nedenle de eklemleme yoluyla kodlamak mümkün olmaz. Bu durumda anlamlı kodlama yapmak için bellek destekleyici ipuçlarını kullanmak oldukça faydalıdır. Bellek destekleyiciler, okul öğrenmelerinde özellikle terimleri ve olguları(kim,ne zaman, nerede sorularına cevap veren bilgi türü) kodlamak üzere geniş ölçüde kullanılmaktadır.Bellek destekleyici stratejiler, öğrenilecek kapsam içinde doğal olarak bulunmayan ilişkileri, çağrışımları meydana getirerek kodlamaya yardım eden stratejilerdir. Bu stratejiler doğal olarak ilişkilerin bulunmadığı durumda, benzer ve farklı özelliklere sahip bilgiler arasında yapay bir bağ yaratır bu nedenle bellek destekleyici stratejiler, bir bakıma eklemlemenin bir türü olarak tanımlanabilir.Sonuç olarak bellek destekleyiciler, öğrenilecek bilgiyi daha anlamlı hale getirerek öğrenilenin hatırlanmasını kolaylaştırmaktadır. Araştırmalar, bilgi ne kadar anlamlı olursa, bilginin kalıcılığı ve hatırlanmasının o derece kolay olduğunu göstermektedir(Lehsin, Pollock ve Regeluth,1992). Bu durumda, “bellek destekleyen stratejilerin öğrenciye ne zaman verilmesi gerekir?” sorusu akla gelmektedir. Öğrenciye yeni bilginin sunulduğu anda bellek destekleyici stratejinin de verilmesi gerekir. Böylece öğrenci, yeni bilgiyi uygun olan bellek destekleyici stratejiyle öğrenme çabasına girerek yeni bilgi ile bellek destekleyici ipucu arasındaki ilişki yapılan araştırmalar yoluyla güçlü bir şekilde kurulur.
Yapılan araştırmalar,sınıflarda bellek destekleyici stratejilerin öğretimine çok az yer verildiğini göstermektedir(Moely ve diğerleri, 1986). Her öğrenci öğrenme için gerekli olan bellek destekleyici stratejileri geliştirme gücünde değildir. Bu nedenle öğretmenler, doğrudan öğretim yoluyla çocukların bu stratejileri öğrenmelerini sağlamalıdırlar.
Yukarda da açıklandığı gibi bellek destekleyici stratejiler özellikle sözcüklerin, terimlerin ve olguların öğrenilmesine ve hatırlanmasına yardımcıdırlar. Bellek destekleyici stratejilere temel olarak iki grup altında toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi imajlar(imagery), diğeri de sözel(verbal) semboller kullanılarak yapılan kodlamalardır. İmajların kullanıldığı bellek destekleyici stratejilerle bilgi zihinsel resimler içine yerleştirilerek ya da onlarla ilişkilendirilerek kodlandırılır. Sözel stratejilerle ise yeni bilgi, eski öğrenilen sözel yapılarla anlamlı bağlar oluşturularak kodlandırılır.
İmajlar: Luria(1968) tarafından yapılan bir örnek olay çalışmasında(cesa study) fotoğrafik belleğe sahip olan bir kişi imajları kullanarak bilgiyi kodlamaktadır. Bu kişi tablo 6’da verilen anlamsız hece listesini tam olarak hatırladığı gibi, çalışmada dört yıl sonra da bu anlamsız hece listesini hiç yanlış yapmadan hatırlayabilmiştir. B uşahsın yaptığı bütün şey, anlamsız hece listesine uygun olarak, zihninde bir resim çizmektir.
Hatırlaması İstenen Anlamsız Heceler
1) ma va na sa na va
2) na sa na ma va
3) sa na ma va na
4) va sa na va na ma
5) na va na va sa ma
6) na ma sa ma va na
7) sa ma sa va na
na sa ma va ma na
(Luria, 1968; Bulunduğu Kaynak: Gage ve Berliner, 1988)
Örneğin; üçüncü satırdaki anlamsız hece listesi(sa na ma va na) için çizdiği hayaki resim şöyledir.
“Bu durum Slizkaya Caddesinde geçer. Kule kapısının yanında bir SANA durmaktadır.(SANA Rusça’da kızak anlamına gelmektedir). Benim ev sahibim MAVA ise kızahın içinde oturmaktadır. Ev sahibim üstünde NA harfleri yazılı uzun beyez bir levha tutmaktadır(NA Rusça’da üstünde anlamına gelmektedir).” (Luria,1968;x, s.54; Bulunduğu Kaynak: Gage ve Berliner,1988).
Yukarıdaki araştırmaya konu olan kişi çevresini öylesine resmeder ve anlamlandırır ki, onun herhangi bir yönünü unutması mümkün değildir. Bu kişinin görme, işitme, dokunma, tat alma, ya da koklama duyuları arasında bir sınır yoktur. İmajları çok çeşitli duyumlarla oluşturmaktadır. Herhangi bir şeyin imajını oluştururken sadece görerek ve işiterek değil, bazen tüm duyularıyla oluşturduğunu; genellikle sözcüklerin tatlarını ve ağırlıklarını hissettiğini; bu nedenle de onları hatırlamak için çaba sarfetmeksizin sözcüğün kendi kendini hatırlattığını söylemektedir. Hatta rakamların bile kendisine imajları hatırlattığını söylemektedir. Örneğin; 1 rakamı onurlu, soylu bir erkeği; 2 rakamı üstün ruhlu kadını; 3 rakamı umutsuz bir insanı; 6 rakamı şiş ayaklı bir adamı hatırlattığını ifada etmektedir.Bu kişi ünlü Rus Pskoloğu Vygotsky’ye de “Ne kadar çökmüş, sarı bir sese sahipsin” demiştir.
Sonuç olarak, oluşturulan imajların öğrenme ve hatırlamada önemli bir yere sahip olmasına rağmen, eğitimciler bellek destekleyici stratejileri ve imajların bellek desteklemedeki önemini son yıllarda anlamışlardır. Nörofizyolojik kuramda da açıklandığı gibi sözel ve görsel kodlama yetileri ile ilgili olan fonksiyonlar, beynin farklı iki yarım küresi tarafından yerine getirilmektedir. Konuşma, genel olarak beynin sol yarı küresinde organize edilmekte; sözel olmayan imajlar ise beynin sağ yarı küresinde organize edilmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, beyinde bilginin temsil edilmesi için her iki yarım kürede kullanılmaktadır. İnsanlar bilgiyi kodlamak için, hem imajları hem de sözel sembolleri kullanmalıdırlar.Somut ve uzaysal(mekanda konum) bilgi için imaj sistemi( Örneğin; Ömer Seyfettin’in Diyet adlı öyküsü, Geometri); soyut ve aşamalı bilgi için de sözel sistem,(Örneğin; öğrenmenin tanımı, bilgisayar için SPSS programı) daha kullanılışlıdır.Ancak, iki sistem de büyük ölçüde birbirleriyle bağlantılıdır. Çünkü, sözel sembolleri resimsel imajlarla ilişkilendirdiğimiz ya da resimsel imajlarla sözel sembollerle birleştirdiğimiz zaman bilgi, daha etkili olarak öğrenilmekte ve daha kolay geriye getirilmekte, hatırlanmaktadır(Bower, 1970). Örneğin; “at” ve “televizyon” terimleri hem imajlarla hem de sözel semboller ile kodlanıp saklanabilir. Oysa; ulus, özgürlük, adelet gibi terimler sözel kodlarla saklanır. Bu durumda somut terimleri öğrenmenin çok daha kolay olduğu açıktır. O halde eğitimcilerin soyut terimleri bile olabildiğince, imaj oluşturma gücü olan somut terimlerle öğretmeye çalışması önem taşımaktadır(Anderson,1974).
Ancak Rohwer(1972), yaptığı bir çok çalışmada çocuklara imaj geliştirmeyi öğretme bakımından başarısız olmuştur. Belli bir yaşın altındaki çocuklar imaj geliştirme stratejisini öğrenememişlerdir. Levin(1976), yedi yaşın altındaki çocuklarda imaj geliştirme öğretiminin faydalı olmadığını, ancak, bu yaşın üstündeki çocuklarda ve özelliklede yetişkinlerde olumlu etkilerin gözlendiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte küçük çocukların, objelerin resimlerini çizmeleri ve çizilmiş olan resimleri görmeleri sağlanarak psiko-motor katılım ve resimsel temsilciler yoluyla, diğer bir deyişle, doğrudan yapmaları ve yaşamaları sağlanarak öğrenmeleri desteklenebilir(Varley, Levin, Severson ve Wolff, 1974).
Bellek destekleyici olarak görsel imaj oluşturma sürecinde şu noktalara dikkat etmek gerekir. 1- Düşünülen yada zihinsel olarak çizilen resim çok basit olmalı, gereksiz konu dışı öğelere yer verilmemelidir. 2- İmajlar hatırlamayı kolaylaştırıcı şekilde canlı ve kolay olmalıdır.
Aşağıda imajların kullanıldığı dört tür bellek destekleyici yöntem açıklanmıştır. Bunlar; a) Yerleşim(loci) Yöntemi, b) Zincirleme Yöntemi, c) Askı Sözcük(Pegword) Yöntemi ve d) Anahtar Sözcük(Keyword) Yöntemidir.
a- Yerleşim(loci) Yöntemi: Yerleşim yöntemi, belli bir bilgiyi doğru sırayla hatırlamaya yardım eder. Yerleşim yönteminde çok iyi bilinen bir çevrede bulunan öğelerle, hatırlanmak istenen listedeki öğeler sırasıyla eşleştirilerek imajlar oluşturulur. Bu yöntem, ilk defa eski Yunan hatipleri tarafından yapacakları konuşmayı sırasıyla hatırlamada kullanılmıştır. O tarihlerde elindeki nota bakarak konuşma yapmak hoş karşılanmazdı. Bu nedenle hatiplerin ünü, notlara bakmadan ayrıntılı ve uzun bir konuşma metnini hatırlama yeteneklerine de bağlıydı. Ayrıntılı bir konuşmayı hatırlayabilmek için konuşma metnini temel fikirlere bölüp her temel fikri çok iyi tanıdıkları bir çevredeki belli noktalara sırasıyla yerleştirerek bir zihinsel harita oluşturuyorlardı. Örneğin; bir odanın içindeki eşyaları ve onlarla ilişkilendirdikleri fikirleri sırasıyla, tam olarak öğrendikten sonra, hatip konuşma sırasında odanın içinde gezinir gibi eşyaları gözünün önüne getirir ve eşyaların sırasına göre ilişkilendirdiği fikirleri doğru sırasıyla hatırlayıp açıklayabilirdi(Anderson,1980).
Ross ve Lawrence(1968) tarafından yapılan bir çalışmada, öğrencilere her bir listede 40 sözcük bulunan bir çok isim listesi verilmiş; üniversite kampüsünde bildikleri 40 yere sıralı bir şekilde yerleştirerek listedeki isimleri sırasıyla öğrenmeleri istenmiştir. Diğer bir deyişle, 40 isimden oluşan listeyi yerleşim yöntemiyle öğrenmeleri sağlanmıştır. Her biri 13 saniye olmak üzere 40 sözcük sadece bir kez çalışılmıştır. Sürenin bitiminde ise deneklerin 40 sözcükten ortalama 30’unu doğru ve sırasıyla hatırladıkları gözlenmiştir. 40 sözcüğü bir gün sonraki hatırlanma ortalaması ise 34’tür.
Örneğin; öğrencilerden Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarının sırasıyla öğrenmeleri beklenmektedir. Bu durumda öğrenci evden okula gittiği temel noktalara cumhurbaşkanlarını sırasıyla yerleştirebilir. Hatırlaması gerektiğinde ise evden okula gitme güzergahını gözünün önüne getirerek, birinci noktadan başlayıp her noktaya yerleştirdiği cumhurbaşkanı adını sırasıyla söyleyebilir.bunun gibi pek çok bilgiyi çok iyi bildiği fiziksel çevrede bulunan öğelere yerleştirip bir zihinsel haritaya oluşturarak sırasıyla hatırlayabilir.
Sırasıyla hatırlama gerektirmeyen durumlarda da yerleşim yöntemi kolaylıkla kullanılabiliş. Örneğin; alışverişe çıkan bir kişi alışveriş listesinde bulunan her maddeyi odadaki belli bir eşyanın üzerine yerleştirerek bir zihinsel harita oluşturabilir. Alışveriş sırasında odanın içindeki her bir eşyayı gözünün önüne getirip o eşyanın üstüne yerleştirdiği alınması gerekli maddeyi hatırlayıp eksiksiz alışveriş yapabilir.
b) zincirleme Yöntemi: Bu 7yöntemde hatırlanması gereken birinci öğe ikinci öğe ile ikinci öğe üçüncü öğeyle üçüncü öğe dördüncü öğe ile ilişkilendirilecek şekilde öykü haline getirilir. Öykünün birinci cümlesi birinci öğeyi hatırlatırken, ondan sonra gelen ikinci öğe için ipucu olur. İkinci öğe üçüncü için ipucudur ve zincirleme bu şekilde devam ederek bütün öğelerin hatırlanması sağlanır. Örneğin; ortaokul fen bilgisi dersinde “elektirik enerjisi” konusunda “iletkenlerin” neler olduğunun öğrenildiği bir durumda şöyle bir öykü oluşturulabilir. İnsan yalın ayak toprağa bastığında vücudundaki elektirik toprağa geçer. Toprağa asit, baz, tuz çözeltileri döküldüğünde köpükler çıkarak kabarır. Toprakta köpükler çıkartan bu çözeltilere metaller batırıldığında kimini karatır, kimini deler, kimini de parlatır. Bu durumda da görüldüğü gibi iletken olan insan, toprak, asit, baz, tuz çözeltileri ve metallere ilişkin her bir görsel ipucu bir diğeri için ipucu oluşturmalıdır. Diğer bir örnekte katılarda basıncın kuvvet arttıkça arttığı, alan arttıkça azaldığını öğrenmek için şöyle bir zincirleme imaj oluşturulabilir. Örnek imaj: uçağın içinde dar bir alanda üstümde kuvvetli bir basınç hissettim. Hızla uçaktan dışarı fırladım. Dışarıda, büyükçe bir alanda üstümdeki basınç azaldı, rahatladım.
c) Askı Sözcük(Pegword) Yöntemi: İmaj oluşturarak bir listedeki öğeleri sırasıyla hatırlamada kullanılan diğer bir bellek destekleme yöntemi de askı-sözcük yöntemidir. Bu yöntemde, 1’den 10’a kadar her bir sayı için söylenişine uygun bir askı-sözcük bulunur. Bu askı sözcüklerin zihinsel resimlerinin oluşturulması kolay olmalıdır. Diğer bir deyişle askı-sözcükleri somut sözcükler arasından seçmeye özen gösterilmelidir. Örneğin; Amerikalıların 1’den 10’a kadar olan sayılar için yaygın olarak kullandıkları askı-sözcükler şunlardır:
d) Anahtar Sözcük(Keyword) Yöntemi: Anahtar sözcük yöntemi de imajların kullanıldığı iki yönteme benzemekle birlikte, bu yöntem bilgiyi doğru sırayla hatırlamak için kullanılmaz; özellikle yabancı dildeki sözcükleri öğrenmek için kullanılmakla birlikte çok çeşitli konu alanlarının kavram ve olgularının öğrenilmesinde de kullanılabilir. Öğreneğin; ülkelerde başkentlerinin, söyleyişleri birbirlerine yakın fakat anlamları farklı kavramların öğrenilmesinde bu yöntem kullanılabilir.
Bu yöntemin kullanımına ilişkin fikirler çok eski olmakla birlikte, sistemli ilk araştırmalar Atkinson ve arkadaşları tarafından 1970’li yılların ortalarında, yabansı dil öğretiminde yapılmıştır(Atkinson, 1975; Atkinson ve Raugh, 1975). Ayrıca Levin ve arkadaşları tarafından da 1980’li yıllarda bu konuyla ilgili bir çok araştırma yapılmıştır. Levin(1981); Goin, Peters ve Levin(1986); Peters ve Levin(1986); Bellezza(1981) tarafından yapılan araştımalarda anahtar sözcük yönteminin eğitimde kullanılmasına ilişkin şu sonuçlara ulaşılmıştır:
a. Anahtar sözcük yöntemi, araştırmaların tamamında öğrenmeye ve hatırlamaya olumlu etkide bulunmuştur.
b. Bir çok farklı konu alanında etkili olarak kullanılabilmiştir.
c. Bu yöntem okuduğunu anlama ve öğrenme düzeyi düşük olan özel eğitime muhtaç çocuklarda da başarılı olarak kullanılmıştır.
d. Ayrıca bu yöntemin çocuklara öğretimi çok kısa zaman almaktadır.
1. Baş Harflerle Düzenleme Stratejileri(Embeded Letter Strategies)
Harf yerleştirme stratejileri genel olarak iki grupta toplanabilir. Bunlardan biri; sözcüklerin baş harflerinin birleştirilmesiyle oluşan kısaltmalardır(acronym). İkincisi ise yine sözcüklerin baş harfleriyle anlamlı cümleler oluşturmaktır.
a. Hatırlanması istenen bilginin ya da sözcüklerin baş harfleriyle yapılan kısaltmalara şu örnekler verilebilir: Örnek 1. Aile planlaması danışmanlığının adımlarının kolaylıkla hatırlanması için öğrencilere şu taktik öğretilebilir:
1- Karşılayarak selamlama
2- Alaka ve yakınlık göstermek
3- Yöntemleri anlamak
4- Nasıl koruduğunu, ne kadar koruduğunu belirtmek
5- Açıklayıcı bilgiler vermek
6- Kontrol için randevu vermek(Örnek: Şevkat Öz davranış tarafından verilmiştir)
b. Hatırlanması beklenen bilginin ya da sözcüklerin baş harfleriyle oluşturulan cümlelere de şu örnekler verilebilir. Örnek: Gezegenlerin dünyadan uzaklıklarına göre listesinin öğrenilmesi gerektiğinde şöyle bir cümle oluşturulabilir.
Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jupiter, Saturn, Uranüs, Neptün, Pluton
Meltem Veli Dedeye Meyve Jölesi Sunmuş; Uyarıldığında Nasıl Paylamış
2. kafiye Oluşturma Stratejisi(Ryming): Kafiye oluşturma stratejisi de bellek desteklemede kullanılan eski bir yoldur. Örneğin, İsveç ve İsviçre söyleniş benzerliği nedeniyle hep birbirine karıştırılır. Bunu önlemek için kuzeydeki ülkeler topluluğunun bir arada söylendiği ve Ankara’nın Türkiye’nin başkenti olduğunu şu kafiyeli ifade çok eskiden beri kullanılmaktadır.
İsveç, Norveç, Danimarka
Türkiye’nin başkenti Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları