Sayfalar

İzleyiciler

18 Mart 2011 Cuma

Yaşa Bağlı Olarak Meydana Gelen Yüzdeki Değişikliklerin Adli Tıptaki Yeri

Yaşa Bağlı Olarak Meydana Gelen Yüzdeki Değişikliklerin
Adli Tıptaki Yeri


Changes in Human Face Due to Aging in Forensic Medicine
Dr. Vugar K. Hüseynov*
Dr. Bahadur E. Abbasov**

Adli Bilimler Dergisi
ÖZET
İnsanın kronolojik yaşı dış görünüş yaşı ile her zaman tam bir benzerlik göstermez. Doğduğu günden itibaren yaşlanması genetik özelliklerle olduğu gibi çevresel etkilerle de ilgilidir. Bu etkenler nedeniyle insanın dış görünüşünde özellikle yüzün şekil ve görünümünde oluşan değişikliklere göre kesin yaş tayini yapmak amacıyla farklı alanlarda, farklı yöntemlerle çalışmalar yapılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Adli bilimler, yaşlanma, deri.
SUMMARY
Chronological age of a person is not always same as his outlooking. Beginning from the birth, both genetic and environmental factors effect aging. Different methods in different research areas are being performed to find out the exact age especially from the changings of the morphology of face.
Keywords: Forensic science, aging, skin.

Her yıl dünyada yüz binlerce insanın kayıp olduğu bildirilir. Bunlar çalınmış çocuklar, gençler, kaybolmuş yaşlı vatandaşlar, polisçe aranan kişiler olabilir (1). Modern mahkeme tababeti ve adli-tıp ilminin karşılaştığı önemli meselelerden biri dış görünüş bulgularına göre yaşın tayini problemidir. Şu ana kadar bu konuda bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen konuyu tamamen kapsayan bir çalışma bulunmamaktadır.
Yaş, insanın hayat sürecinin biyolojik terminolojisidir ve insanın kronolojik yaşının her zaman dış görünüş yaşı ile birebir örtüşmediği de bir gerçektir. İnsanın yüzünün yapısı ve görünümü ile hangi yaşta olduğunu belirlemek mümkün olmamakta ve bunu tespit amacıyla dünyanın bir çok laboratuarlarında farklı alanlarda ve farklı yöntemlerle çalışmalar yapılmaktadır (2).
İnsanın doğduğu günden itibaren başlayan yaşlanması farklı yaşlarda kendine özgü genetik özellikleri ile ölçülür. Deri yapısını örnek olarak inceleyecek olursak moleküler seviyede biyolojik yaşlanma genetik yapıya uygun olarak değişiklik gösterir ve bu değişiklikler farklı yaş aralıklarında farklı ölçülere sahiptir. Genetik etkenler ve sağlık durumuna bağlı olarak biyolojik yaş şahsın takvim yaşından farklı olabilir (3).
Boyun uzamasının durduğu dönemden sonraki 10 yılda (25-35 yaş) insanın dış görünüşünde belirgin değişiklikler görülür. Yağ dokusunun tipi, gelişme döneminde ve 40 yaşından sonra ortaya çıkar. Yağ dokusu 60-65 yaşından sonra belirgin derecede azalmaya başlar ve bu değişiklik 80 yaşından itibaren çok daha net olarak fark edilebilir.
Yaklaşık 10-12 yaşlarında burun kavisi kendi şeklini alır ve 17-19 yaşlarında kendine has özellikleri göze çarpar. Burun 40-45 yaşından sonra göze çarpacak derecede kalınlaşır, özellikle burun kökü ve civarındaki damarlanma sonucunda kırmızı ve mavi-yeşil görünümde renk değişikliği meydana gelir (4).
Göz çukurunun medial kısmı 20-25 yaş aralığında belirgindir. 55 yaşından sonra karakteristik olarak gözün dış kısmında ve göz çukurunun dış kenarında aynı zamanda, aşağı göz kapağında ve onun altında ilave kırışıklıklar meydana gelir. Bu kırışıklıkların meydana gelmesinde, şeklinde ve derinliğinde bazı faktörlerin etkisi vardır. Güneş ışınlarının, sosyal–psikoloji etkenlerin görünüşe etkisi büyüktür ve bu etkiler sonucu gerçek yaşı 20-25 olan bir kişi dış görünüşü ile 35-45 yaşında gibi görülebilir.
Bazen zamanından önce meydana gelen fizyolojik değişiklikler kendisini yüzün dış görünüşünde daha çok göstermektedir. Bunlar deride zamanından önce meydana gelen kırışıklıklar, gözün görmesindeki zayıflama, derideki solukluk, kafada farklı bölgelerde farklı miktarda kılların dökülmesi olarak kendini gösterir. Bir çok patolojik etken (Miyelom hastalığı, akromegali, tiroid hiper fonksiyonu, tümör ve tümöre benzer lezyonlar, burun derisinde rinofima, yüz sinirinin paralizi, böbrek hastalıkları vs.) yüzde kırışıklıklar meydana gelmesine yol açmakta ve bunun sonucunda gerçek yaşla dış görünüş arasında olan ilişki yanlış kurulmaktadır (5).
Kırışıklıklar ve sulkuslar 30 yaş döneminde esaslı olarak derinleşmeye ve alnı tam kapsamaya başlar. İlk olarak “yaşlılık yüzü sendromu” oluşmaya başlar. Kozmetik amaçlı yapılan işlemlerin maksimum tesiri 40-45 yaşına kadar olduğundan, bu yaşlardan sonra hiçbir pahalı kozmetik işlemi önemli etkisi olmamaktadır.
Kadınlarda yanakta deri sarkması 40 yaşından başlayarak belirginleşir. Bunun sebebi yanakta mimik kaslarında elastikiyet özelliğinin kaybedilmeye başlamasıdır. Bu yaştan itibaren elastikiyet ve kollajen lifleri arasındaki ilişki negatif yönde değişir. Kırışık ve sulkuslar derinin tüm tabakalarını kapsar. Derinin rengindeki soluklaşma süreci başlar. Bu yaştan başlayarak hücre seviyesinde giden yaşlanma süreci hücrelerde madde alışverişinin yavaşlanmasına, zayıflamasına sebep olur. Su-tuz alışverişindeki zayıflamanın sonucunda hücrede fazla maya toplanır ve bunun neticesi “ödemli yüz” bulguları meydana gelir. Bir çok araştırmacı bu yaş dönemini hayatın ikinci dönemi olarak adlandırır.
Elli yaşlarından başlayarak yüzün ovalliği değişir, sebebi ise kırışıklıkların miktarının artması ve belirginleşmesi, yüzün yaklaşık 1/3’indeki lenf durgunluğu, yağ tabakasının ve derinin gevşek bir hal almasıdır.
Altmış yaşlarında deride yaşlılık sonucu pigmentler oluşmaya başlar. Bununla birlikte, bir çok kozmetik preparatlar keratomaları geçici olarak ortadan kaldırabilir. Ancak bir kaç günden sonra yeniden meydana gelebilir. Bu yaştan itibaren yaşlılık döneminin ilk devri başlar.
Yukarıda gösterdiğimiz yaş dönemleri ve diğer etkenler esas alınarak belirtmeliyiz ki yaşa tesir eden bir çok dış faktör yaşlanmanın sürecini hızlandırır. Örnek olarak güneş ışınlarının uzun süreli etkisi özellikle yüzün derisine ve gözün görme kabiliyetine etki eder ve hassas deriye daha çabuk tesir ederek zamanından önce yaşlanmış görüntüsü verebilir. Belirtilen etkenlerin uzun süreli tesirinin biyolojik sonuçları olarak derinin yapısında bozulmalar, özellikle hiper pigmentasyon, renginde soluklaşma, kalınlaşma, deri üst tabakasına yakın yerlerde damarlanmada artma meydana gelir (6, 7, 8).
Yaşla yüzdeki değişiklikler arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar zamanın bu değişikliklerde etkili olduğunu ortaya koymuştur.
V.N. Zvyagin tarafından 1998’de yapılan çalışmaların sonuçları aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. (Tablo 1)


Yanak Skala Yaş
Ağız kenarından yukarı yönelmiş yüzeysel seyrek dik oyuklar. 2 50-55
Aşağı çenenin kenarlarına inen yüzeysel çok sayıda dik oyuklar (kırışıklıklar) 2 55-65
Farklı yönlerde derin, dik oyuklar ve küçük kırışıklıklar 3 65-70
Farklı yönlerde çok sayıda, derin oyuklar, küçük kıvrımlar, yanak derisinin sarkması, yüz ovalliğinin değişmesi 4 70-75 ve yukarısı


Ancak daha sonra yapılan çalışmalar bu tabloda önemli değişiklikler yapılması gerektiğini ortaya koymuştur.


Yanak Skala Yaş
Ağız kenarından yukarı yönelmiş yüzeysel seyrek dik oyuklar. 1 44-50
Aşağı çenenin kenarlarına inen yüzeysel çok sayıda dik oyuklar (kırışıklıklar) 2 50-60
Farklı yönlerde derin, dik oyuklar ve küçük kırışıklıklar 3 60-65
Farklı yönlerde çok sayıda, derin oyuklar, küçük kıvrımlar, yanak derisinin sarkması, yüz ovalliğinin değişmesi 4 65-70 ve yukarısı


Bu çalışmalar sonucunda yüzdeki kırışıklıkların oluşması ve belirginleşmesinin yaşla bağlantısnın tespit edilmesi için adli tıp cetveli oluşturulmuştur. (Tablo 3)


Yaş Oyuk ve Kırışıklıklar Skala
20-30 Deri gerildiğinde kaybolan yüzeysel oyuk ve kırışıklıklar 1
30-40 Deri gerildiğinde kaybolmayan yüzeysel, devamlı oyuk ve kırışıklıklar 2
40-50 Deri gerildiğinde düzleşen sabit derinliği 3 mm. kadar olan oyuklar 3
50-65 Deri gerildiğinde düzleşmeyen muhtemel deri sarkması ile, derinliği 3–5mm’e kadar oyuklar 4
65 üst Kesin rölyefi, deri yastığı ile olan, derinliği 8-10 mm’e kadar deri oyuk ve kırışıklıkları 5
Tablo 3

Sonuç olarak yaşın dönemlerini biyolojik kanunlarla kesin gruplara ayırmak doğru değildir, çünkü bu dönemler birbiri içine geçmiş durumdadır. Yüzde bu değişiklikleri tespit etmek daha da zordur, ancak kısmi değerlendirmeler yapılabilir.

KAYNAKLAR
1. Schmeling A., Olze A., Reisinger W., Geserick G. Age estimation of living people undergoing criminal proceedings. Lancet 2001; 358: 89-90.
2. Viaud M., Yahia H. (1992) Facial Animation with Wrinkles, 3rd Workshop on Animation, Eurographics'92, Cambrige.
3. Wrinkles In Facial Animation and Skin Aging, Proc. Pacific Conference '94, pp. 201-213
4. Viaud M, Yahia H. (1992) "Facial Animation with Wrinkles," 3rd Workshop on Animation, Eurographics'92, Cambrige
5. МЕДИКО-криминалистическая идентификация: Настольная книга судебномедицинского эксперта/Под общюред. В.В. Томилина. -М.: Норма: Инфра-М, 2000. -465с.: ил.
6. А. В. Пермяков, Л. Н. Пушин. Методические критерии определение возраста. - Ижевск, 1980.
7. Биология старения. Серия "Руководство по физиологии". Академия наук СССР. Л.: Наука. 1982.
8. Akutsu H., Legge G.E., Ross, J.A., and Schuebel K.J. (1991) Psychophysics of reading. H. Effects of age-related changes in vision. Journal of Gerontology: Psychological Sciences, 46, P325-P331.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları