Sayfalar

İzleyiciler

2 Ağustos 2011 Salı

Tıbbi İngilizce Kelime Bankası

Tıbbi İngilizce Kelime Bankası

A variety of: pek çok çeşit
Abstain from: kaçınmak
Accumulate: toplanmak
Actually: gerçekte
Additionally: ek olarak
Adequate: yeterli
Afflict: zarar vermek
Also: aynı zamanda
Amount: miktar
Approach: yol, yaklaşım
Arise from: -den kaynaklanmak
As a consequence of: -ın sonucu ola-rak
As a consequence: sonuç olarak
As a result: sonuç olarak
At least: hiç olmazsa, en azından
As well as: kadar
At the onset of: -ın başlangıcında
Avert: kaçınmak
Absolute: mutlak , kesin
To attack: saldırmak , kriz , atak
Appropriate: uygun , yerinde
According to: -e göre
To activate: etkin hale getirmek , canlandırmak
To act: hareket etmek, yazife görmek , rol almak
Available: mevcut , var
To asses: değerlendirmek, taktir etmek
Almost: hemen hemen
To avoid: sakınmak , kaçınmak
To ascend: yukarı çıkmak, yükselmek
To apply: uygulamak, başvurmak
Application: uygulama, başvuru
Alone: tek başına, yalnız
To associate: ilişki kurmak, ilişkilen-dirmek
Anywhere: herhangi bir yer
Advantage: avantaj
To affect: etkilemek
About: hakkında
Another: başka, diğer
To advance: ilerlemek, ilerletmek
Absence: yokluk, mevcut olmamak
Among: arasında, arada
Ability: muktedirlik, yetenek, beceri
Anxious: endişe yaratan, kaygı verici
Anxiety: endişe, kaygı
Antigen: antijen
Antibody: antikor
Above: üstünde, üzerinde
Against: -e karşı
To attenuate: zayıflatmak, güçten düşürmek
To inactivate: etkisiz hale getirmek, etkisiz kılmak
Appetite: iştah
Active: aktif
Animal: hayvan
administer: idare etmek, vermek, uygulamak
To be able to: muktedir olmak
Although: -e rağmen
To attend: bakmak, ilgilenmek, eşlik etmek
Attention: dikkat, özen, ilgi gösterme
İn addition: ilaveten, ilave olarak
Additional: ilave, ilaveten
To aggregate: birikmek, kaynaşmak, toplanmak
Aggregation: toplanma, bir araya gelme
Always: daime, her zaman
Agent: ajan, vasıta, görevli
Abnormal: anormal, normal olmayan
Author: otorite, yazar, müellif
To advocate: savunmak
Abortion: abortus, düşük
Adult: ergin, yetişkin
Adulthood: ergenlik
Age: yaş, ömür, çağ
To age: yaşlanmak, olgunlaşmak
Artery: arter, atar damar
Apparent: bariz, belirgin, belli
About: hakkında, ortalama
To attribute: atfetmek, yormak, mal etmek
Air: hava
Airway: hava yolu
Along: boyunca, uzunluğunca
As: olarak, gibi
Abrupt: ani, birden bire
To accompany: refakat etmek, bir-likte bulunmak
Anorexia: iştahsızlık
To aspirate: içine çekmek, emmek
To add: eklemek, ilave etmek
To account for: mesul tutmak, sebe-bi olmak
Area: bölge, alan
Acquired: edinsel, kazanılmış, sonra-dan edinilen
To allow: izin vermek, bırakmak
To attach: bağlamak, birleştirmek
Attachment: bağlantı, birleşme, bağ-lılık
To accelerate: hızlandırmak, çabuk-laştırmak
Anemia: anemi, kansızlık
Around: çevresinde, civarında
To ask: sormak, rica etmek
Answer: cevap vermek
Action: fiil, hareket, tesir etme, işleyiş
Arm: kol
Adverse: zıt, karşı, aksi
Association: bağlantı, birlik, ortaklık
To appear: belirmek, görünmek
Appear ance: görünüm, görünüş
To alter: değiştirmek, başka şekle sokmak, bozmak
Ankle: ayak bileği
All: tüm, tam, hepsi
To augment: arttırmak, çoğaltmak
Across: çapraz, diğer tarafa
Aim: amaç, hedef
To approximate: yaklaşmak, yaklaş-tırmak, ortalamak
Approximately: yaklaşmak, yaklaş-tırmak
Alcohol: alkol
To asist: yardım etmek, katılmak, iş-tirak etmek
Assisted: yardımlı
Assistence: yardım, destek
Adjacent: bitişik, bitişiğinde










Belong to: ait olmak
Bleed: kanamak
Blood clot: kan pıhtısı
Break loose: kopmak
Breathing: nefes alma
Because: çünkü, -dığı için
To block: tıkamak, engel olmak, kapamak
To bind: bağlamak
Bladder: mesane, idrar torbası
To become: olmak
Blood: kan
Bloody: kanlı
Brain: beyin
Body: vücut
Baby: bebek
Bad: kötü, fena, çirkin
Below: aşağı, aşağısında, aşağıda
Boy: erkek çocuk
Bile: safra
Bile duct: safra yolu
Basic: esas, temel, başlıca
Basis: esas, ilke, kural, taban
Blues: can sıkıntısı, neşesizlik
Behavior: davranış, davranım
Before: önce, önde, önünde
Beforehand: önceden, daha evvel
To believe: inanmak
Biochemistry: biyokimya
Biochemical: biyokimya ile ilgili, biyokimyasal
To breath: soluma, nefes alma
Branch: dal, kol, branş
To beat: vurmak, çarpmak, atmak (kalbin atması)
Beat: atma, atım, vuru
Bowel: kalın bağırsak
To balance: denk etmek, dengelemek
Balance: denge
Breast: meme
Basal: taban, asgari, en düşük
Bone: kemik
Bony: kemiksi bone
Marrow: kemik iliği
Bebeath: altında, alt tarafında
Broad: geniş, yaygın
To bud: tomurcuklanmak
Between: arasında
Better: daha iyi
Best: en iyi










Care: bakım
Case: vaka
Causative: sebep olan
Cause: sebep, neden
Caution: dikkat
Circumstance: koşul
Clearly: açıkça
Clog: tıkamak
Clue: ipucu
Cluster: küme
Coincident with: aynı zamanda olan
Common: yaygın
Compared with: -ile karşılaştı-rıldığında
Comprehend: anlamak
Conclusive: sonuçlandırıcı
Consist of: -den oluşmak
Constant: sürekli
Contact: temas
Controversy: tartışma
Course of illness: hastalığın seyri
Crucial: çok önemli
Cure: tedavi
To concentrate: konsantre etmek, yoğunlaştırmak
Concentration: yoğunluk, konsantras-yon
To choice: seçmek
To complete: tamamlamak
Completely: tamamen
To care: bakmak, itina göstermek
Careful: dikkatli
To complain: şikayet etmek
Complaint: şikayet
To clot: pıhtılaşmak
Clot: pıhtı
Cell: hücre
To cause: sebep olmak, neden olmak
Cause: sebep, neden
Causative: sebep olan
To close: yakınlaştırmak, kapamak
Closure: kapatma, kapanma
Closed: kapalı
Caudal: kuyruk, uç
Culture: kültür
Chocolate: çikolata
To contain: içermek, içine almak
Certain: kesin, mutlak, bazı
To clear: aşikar hale getirmek
Clear: açık, aydınlık, berrak, aşikar
To consume: tüketmek
Consumption: tüketim
Chest: göğüs
Cycle: siklus, döngü
Consequence: netice, sonuç
Course: seyir, akış, gidiş
To confer: danışmak, görüşmek, vermek
To be confined to: -e sınırlı olmak
To confine: kuşatmak, kapatmak, sınırlamak
Chain: zincir, sıra
Class: sınıf
To connect: birleştirmek
Connective: bağlayan, bağlayıcı
To classify: sınıflama, sınıflandırmak
Center: merkez
Central: merkezi
Component: uzuv, parça, üye, öğe
Cartilage: kıkırdak
Cognitive: idrakla ilgili, öğrenmeye dair
Crystal: kristal
To couple: birleştirmek, eş yapmak
Children: çocuk

To be called: olarak bilinmek, adlandırılmak
To carry: taşımak
Carrier: taşıyıcı
To combine: bağlamak, birleştirmek, kombine etmek
Criter: kriter
Circumference: çevre, çember
Child: çocuk
Childhood: çocukluk
Current: akım, geçerli, çağdaş
Capillary: kılcal damar, kapiller
To consider: düşünmek, dikkate almak, akılda tutmak
Considereble: mühim, büyük, hatırı sayılır
Concominttant: birlikte olan, beraber bulunan
To constitute: teşkil etmek, oluştur-mak, yapısında bulunmak
Capacity: kapasite, kabiliyet, yeterlilik
Cough: öksürük
Copious: bol, bereketli
To collect: biriktirmek

Collection: birikim, birikinti
Country: ülke, memleket
To contract: kasılmak, büzülmek
Contraction: kasılma
Contractility: kasılabilme
Contractile: kasılabilir
To continue: devam etmek
Continuous: devamlı, sürekli
To be composed of: -den oluşmak, -den müteşekkil olmak
To contribute: katkıda bulunmak, yardımcı olmak
Consolidation: birleştirme, sertleş-tirme, konsolide etme
To compress: sıkıştırmak, baskı yapmak
Compression: baskı, sıkıştırma
To be compatible: bağdaşmak, uyuşmak
To compensate: telafi etmek, ödünlemek
Compensation: telafi, ödün
Congenital: doğuştan, konjenital
Content: içerik
To conduct: iletmek, yönetmek
Conduction: ileti
Conductor: iletken
To concern: ilgilendirmek, ilgili olmak
To correct: düzeltmek, sağaltmak
Correct: doğru
To circulate: dolaşmak, dolanmak, devri daim yapmak
Circulation: dolaşım, devinim
To commit: işlemek, yapmak, bağlamak
Committed: bağlı olan, işlenen
Chamber: odacık, boşluk
To cry: ağlamak, bağırmak
Crying: ağlama
To confirm: teyit etmek, doğrulamak
To constrict: daraltmak, büzmek
Constriction: daralma, büzülme
Circular: yuvarlak, dairesel
To count: saymak
Cupper: bakır
To confuse: karıştırmak
Confusion: karuştırma, konfüzyon
Condition: durum
Conditioned: şartlanmış, şartlı
Cigarette: sigara
Cominon: ortak, sık
Conipound: bileşik
To contaminate: kirletmek, bulaş-tırmak
Contaminated: bulaşmış, kirlenmiş
Choking: boğma, nefesini kesme










To designate: göstermek, belirtmek, ifade etmek
Decide: karar vermek
Decrease: azalmak
Default: kusur
Defense: savunma
Deliberate: bilinçli
Deprivation: dayanmak
Destroy: tahrip etmek
Die of: -den ölmek
Dissection: parçalama
Distinguish: ayrımına varmak
Dizzines: baş dönmesi
Drowsiness: uykusuzluk
Drug trials: ilaç deneyleri
Due to: yüzünden
Duration: süre
Demantia: demans, bunama
To deteriorate: bozulma, kötüye gitme
Deterioration: kötüye gidiş
To die: ölmek
Death: ölüm
Depression: depresyon
To distinguish: ayırmak
Dejection: keyifsizlik, kederlilik
To deposit: biriktirmek, depolamak
Deposition: depo, birikim
Distress: sıkıntı
Deep: derin
To debilitade: sakat bırakmak, düşkünleştirmek
Debilitated: düşkün
To disrup: kesmek, bozmak, zorla ayırmak
Disruption: kesilme, bozulma
To demonstrate: göstermek
Demonstrable: gösterilebilir
To develop: gelişmek, geliştirmek
Development: gelişme, geliştirme
To damage: hasar verme, zarar verme
Damage: hasar, zarar
To dilate: genişletmek
Dilatation: genişleme, dilatasyon
Density: yoğunluk, kesafet
Dense: yoğun, kesif
Defect: hata, kusur
Defective: hatalı, kusurlu
Dizzines: baş dönmesi
To decelerate: hızını kesme, yavaşlatma
Depth: derinlik
Descent: inme, alçalma
To descend: aşağı inmek, alçalmak
To describe: tanımlamak, tarif etmek
Description: tamam, tarif
Distinction: ayırt etme, ayırma, fark
To divide: ayırmak, bölmek
Division: bölüm
To differentiate: birbirinden ayır-mak
Differentiation: ayırım, ayrıştırma
To direct: idare etmek, yöneltmek, emir vermek
Direction: yön, doğrultu
To diagnose: teşhis etmek
Diagnosis: teşhis
To disseminate: yayılmak
Dissemination: yayılım
Deficiency: eksiklik, yoksunluk
Deficient: eksik
To distribute: dağıtmak
Distribution: dağılım
Disease: hastalık
Drug: ilaç
To be due to: -den dolayı
Dose: doz
Dosage: dozaj
To diller: fark etmek, benzemek, ayrılmak
Difference: farklılık, fark
Different: farkı, ayrı
Distant: uzak
To denote: göstermek, kast etmek, demek
Delivery: doğum, doğurma, yerine verme
To depend on: -e bağlı olmak
Dependent: bağlı, bağımlı
Dependence: bağımlılık
Day: gün
Daily: günlük
During: süresince, boyunca
Deglutition: yutma, yutkunma
To define: tanımlamak, tarif etmek
Disorder: hastalık, felaket, bozukluk
Disadvantage: dezavantaj
Detail: detay
To decay: çürümek, bozulmak
To detect: saptamak, tespit etmek
Detection: tespit
Decade: on yıllık süre
To disturb: rahatsız etmek, rahatsızlık vermek
Disturbance: bozukluk, rahatsızlık
To determine: tespit etmek, karar vermek
Dysfunction: fonksiyon bozukluğu
Debris: artık madde, yıkıntı ürünü
Duration: süre
Dead: ölü
Despite: -e rağmen
Disproportion: oransızlık
To deny: inkar etmek, kabul etmemek
To drop: damlamak, indirmek, alçalmak
Drop: damla, düşüş
To delay: geciktirmek
Delayed: gecikme, geç kalmış
To dress: pansuman yapmak, giymek, giydirmek
Dressing: pansuman
Dry: kuru
Disinfectant: dezenfektan
Dark: koyu, karanlık
Darkening: kararma, koyulaşma
Discoloration: renk değişikliği, renk bozukluğu
To derive: türemek, türetmek, türevi olmak
Derivative: türev
To document: belgelemek
To diminsh: azaltmak, küçültmek
Distention: şişkinlik, gerilme, şişme
Differential: ayırıcı
To decline: düşmek, alçalmak
Decline: düşüş, alçalış
To degenerate: bozmak, aslından uzaklaştırmak
Dilated: dilate, genişlemiş
Deficit: açık, eksik
To depress: bastırmak, alçaltmak
Distinct: ayrı, farklı









To exchange:
mübadele etmek, değiş tokuş yapmak
Effectively: etkili bir şekilde
Elderly: yaşlı
Elsewhere: diğer yerlerde
Emphasizes: vurgulamak
Empirically: deneysel olarak
Encompass: kapsamak
Encounter: karşılaşmak
Enlargement: genişleme
Enormous: çok büyük
Environmental: çevresel
Epidemic: salgın
Especially: özellikle
Essential: temel
Establish: yerleştirmek
Even: bile
Even if: -se bile
Even though: -e rağmen
Evident: aşikar
Exhaustion: yorgunluk
Exist: var olmak
Extend: uzatmak
Extreme: aşırı
Evanescent: kısa süreli, kısa ömürlü
Empty: boş
To empty: boşaltmak
Edema: ödem
Endproduct: son ürün
To exaggerate: abartmak, büyütmek
Everyone: herkes
Everybody: herkes
To experience: deneyim kazanmak, tecrübe kazanmak
Experienced: deneyimli, tecrübeli
Especially: özellikle
Exudate: eksüda
Early: erken
Etiology: etiyoloji, neden
Elasticity: elastiklik
Episode: yaka, olay, ara
Era: devir, dönem
Entire: tamamen, tümüyle
Entry: giriş
To enter: girmek
To encircle: çevrelemek, etrafını çevirmek
To elicit: meydana çıkarmak
Experiment: deney
Experimental: deneysel
To estimate: tahmin etmek, değerlendirmek, hesaplamak
Estimation: tahmin, değerlendirme
To enlarge: büyütmek
Enlarged: büyümüş
Edge: kenar
To examin: incelemek, muayene etmek
Examination: inceleme, muayene
To establish: tesis etmek, tanı koymak, tayin etmek
To emit: yaymak, salıvermek
Emission: yayılım
Effect: etki
End: son
To end: bitmek, sonlanmak
Every: her
Extent: derece, miktar, mertebe
Extensive: geniş, yaygın, aşırı miktarda
To exert: kullanmak, yapmak, göstermek
Exertion: çabalama, uğraş, kullanma
Excess: aşırı, fazla, ifrat
Excessie: aşırı miktarda, fazlaca
To employ: kullanmak, iş vermek, çalıştırmak
Endurance: tahammül, dayanma, dayanıklılık
Exercise: egzersiz, idman, kullanma
To extract: çıkarmak, özetlemek, özünü çıkarmak
Extraction: çıkarma, sökme, soy
To evaluate: taktir etmek, değerlendirmek
Evalutation: değerlendirme, taktir, yorum
Except: -den başka, müstesna, hariç
Exception: istisna, ayrı, başka
To expose: maruz bırakmak
Exposure: maruz kalma
To eliminate: çıkarmak, ortadan kaldırmak, bertaraf etmek
Elimination: ortadan kaldırma
To excrete: boşaltmak, ifraz etmek, vücuttan atmak
Excretion: atılım, boşaltım
Environment: çevre
To elevate: yükseltmek, arttırmak
Elevated: yükselmiş
Evidence: delil, tanık, tanıklık
Each: ger bir, her, başlı başına
Emotion: emosyon, heyecan, his
Eventually: en sonunda, neticede
Emergency: acil
Expression: ifade, anlam, terim








Febrile: ateşli, ateşe ait

To fail: becerememek, başara-mamak, olmamak
Fail: başarısızlığa uğramak
Faint: bayılmak
Fall: düşme
Familial: aileye ait
Fatigue: yorgunluk
Flushing: kızarma
Focus: odak noktası
Frequent: sık sık
Furthermore: üstelik
Failure:
Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri Tıp Ders Notları